22 Ekim 2014 Çarşamba

Kafam oldu Times New Roman




Başlıkta her şeyi gayet açık dile getirdiğimi düşünüyorum. Kafamın içinde yazı karakterleri oluşmaya başladı. Birine bir şey söylerken, sesimi yükselteceksem önce puntosunu yükseltiyorum filan. Arada aklıma güzel söz geliyor, ortamda muhabbet sırasında ortaya yapıştırıyorum lafı, tabi benim ağzımdan altı çizili olarak çıkıyor. Geçen baktım kafam hata verdi, serial istiyor. Vay arkadaş etme eyleme, ben nereden bulacağım şimdi seriali. Bi korktum, endişelendim. Dedim belki bloğumda filan yazar, istatisk kısmına girdim, beni nasıl aratıp buldular merak ettim. Ondan yola çıkacaktım işte beni ney bağdaştırıyor diye. Yoksa ne arayacağımı da bilmiyorum.
İşte bazıları gonulsokak blog yazmış, bazıları bazı kısa sabit kelimeler yazmış. Biri hemen dikkatimi çekti aradan, “kaynananı sikeyim Sibel” yazmış dingilin biri. Bu psikopatça aramadan yola çıktım. Gogula “kaynananı sikeyim Sibel” yazdım,  ‘bunu mu demek istediniz’ demedi, demek ki doğru yoldaydım. O’an Sibel’in kaynanası tamamen aklımdan çıkmıştı. Kim Sibel’in kaynanasını becerdi hiç umrumda değildi, beni tek ilgilendiren kafamın seriali ya da krekiydi. Çünkü birine bir şey demeden önce hata vermeye başlamıştım ve bu çevremce hoş karşılanmamıştı.
Bulduğum enteresan bir siteye girdim. Sağ köşede hac reklamları, sol köşede erotik reklamlar vardı. Bunun bir aldatmaca olduğunu düşünüp tam ortada ki reklamı tıkladım. İki pencere ard arda açıldı. Sağ da ki her zaman daha hayırlıdır diye sağda ki pencereyi incelemeye başladım. Bir reklam vardı, dokuz santimden onsekiz santime çıkartan mucizevi krem diye. O’an o duygusallıkla reklamın amacını betimleyemedim aklımda. Belki de serialim bitmiş olmasa betimleyebilirdim. Kafamda kafamın ölçüsünü hesaplamaya başladım. Ben bazen çok seri hesaplama yaparım. Onsekiz santim kafam olursa krek serial filan gereksiz mi olur diye düşündüm. Üç dakika sonra dank etti, aklıma gelir gelmez boş bulunup hayal ettim, korktum. Ben bazen çok korkarım.  Sonra ikinci siteyi açtım yani solda ki siteyi. Onda da bal reklamı vardı. Onları öyle görünce aklıma flash tv geldi. Hüzünlendim. Ben bazen öyle gereksiz hüzünlenirim. Gittim, telefondan bal siparişi verdim, yanında polen de geldi sek yuttum. Kıçımda arıların dolandığını hissettiğim an yemeyi bıraktım. Sonra bir liraya çalışan masaj koltuğuna oturdum. Bi hoş oldum. Öylece üstüm açık şekilde uyandım. Yeni güne merhaba dedim. Ama geceydi. Ben bazen zaman kavramını da karıştırırım.

Ah, neyse. Amacımdan çıkacaktım az kalsın. Bu yazıyı yine mim için kullanacaktım, aklım gitti. Ben o’na dolu, o bana deli hatun beni mimlemiş. Mimlerken yazmış yanda ki cümleyi de, benzetmelerin beni benden aldı :d gözlerinden öperim.

Yazar ne demek?
Bir kere “yazan” ile “yazar” ı ayırmak gerek, her zaman bunu söylerim. Bakıldığı zaman sadece tek harflik bir yer değişiyor ama olayı tamamiyle anlatan bence o tek harflik ayrıntı.
Yazarlık bir kavram değildir, bir yaşam biçimidir.

Herkes yazar olabilir mi?
Dediğim gibi, benim yazarlık olayına bakış açım biraz daha derin. O yüzden herkes yazar olamaz, olmasında zaten. Kim ne derse desin yetenek işidir.

Sen neden yazıyorsun?
Önceleri delirmemek için yazdım. Sonra baktım ki yazdıkça daha da deliriyorum ve bu daha çok hoşuma gidiyor. Yazdığım yazıyla sevişiyorum, nefes alıyorum...

Beğenilmek ve okunmak hoşuna gidiyor değil mi? Sence bundan dolayı yazarlar megaloman olabilir mi?
Genelde kendi yazılarımı beğenmediğim için, milletin ‘beğendim’ yazması hoşuma gidiyor ne yalan söyleyeyim. Öyle, yazılarıma yorum yapılsın vs diye bir takıntım yok. Bazen uzaktan izlenmekte gayet güzel olabiliyor. Yanda mailimi bıraktım. Oraya öyle güzel mailler geldi ki şimdiye kadar. O kadar değişik hayat hikayeleri tanıdım ki. Bu gizli dünya bana yetiyor aslında. Zaten istatistik kısmında baktığım zaman, gönderim 700-800 kere okunuyor ama sadece on tane yorum. O yüzden yorum olsun ya da olmasın, en önemlisi anlaşılmak. Karşı tarafa yazdığım samimiyetimi aktarabilmek. Yoksa çokta sikimde deyip, saçma sapan popüler kültürün kölesi olup farklı yazılar da çıkarabilirdim.

Bir yazarla sohbet etmek nasıl bir duygu?
Bakış açılarını seviyorum her şeye. Bir nesneye, herkesten farklı bakarlar. Bazıları dümdüz görür, bazıları onu panaromik hatta üç boyutlu görür, tümüyle etraflıca. O yüzden bazen iyi bir dinleyici de olabiliyorum karşımda saygı duyduğum bir yazar olunca.

Yazarların cinsiyeti var mıdır?Bir örnek verebilir misin?
Tabi ki de yok. İlk aklıma gelen Hakan Günday. AZ kitabında ki işlediği konular en iyi örnek.
Yazmak senin için bir mesele midir, yoksa meşgale mi?
Dedim ya nefes alıyorum…
Senin için nefes almak mesele midir, yoksa meşgale mi?

En sevdiğin yazın hangisi?
Hem bloğumun adını taşıyan, hem yayınlayacağım kitabımın adını taşıyan “ParçalanmışGülüşler
Her şey bu şiirden sonra başladı. Yani somut olarak..

Yazdıklarının anlaşılırlığı ile ilgilenir misin?
Yazarken anlaşılır ya da anlaşılmaz diye düşünmem. Zaten düşünürsem ben olamam. Günlük yaşamda da düşünerek konuşan biri değilimdir, sansür kısmı bende yok. Tabi frenlemem gerektiği yerler oluyor ama genelde düz adamımdır. Yazdıktan sonra, bir kez okurum yazdığım şeyi, o zaman zaten bende de oluşur, acaba anlaşılacak mıyım- anlaşılamayacak mıyım diye. Her zaman olmasa da bazen sizden öyle güzel yorumlar geliyor ki, heh diyorum; tam anlatmak istediğim anlaşılmış. Seviniyorum tabi ki. Çünkü ben o’an aynı zamanda sizinle konuşuyorum. Zihninizin en içine giriyorum.
Sevgiler

21 yorum:

  1. güzel mim, güzel cevaplar safransarı:) ''Önceleri delirmemek için yazdım. Sonra baktım ki yazdıkça daha da deliriyorum ve bu daha çok hoşuma gidiyor.'' bu duygular benzer sanırım:))) Bu arada ödülünüz var efenim:)) Sevgiler... http://bahartanricasi.blogspot.com/2014/10/dart-odullerimi-dagttm-bakalm-listede.html

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bedensel değil de ruhsal masturbasyon bir nevi
      çook çok teşekkürler :)

      Sil
  2. Kitabını sabırsızlıkla bekliyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. son hikâyedeyim. başlangıcım öyle sancılı oldu ki yani hikayenin girişi değil, bir türlü başlayamadım, sonra inanır mısın sanki dünyanın tüm bulutları birikti ve üzerime yağdı. bu sefer de altında kaldım, sırılsıklam oldum. üstümü başımı çıkardım, kuruttum bir güzel.
      hafif nemli ama olsun, iyi gidiyor :)
      bende sabırsızlanıyorum.

      Sil
    2. Sana inanıyorum Tolga..Gelecek vadediyorsun sen..Kimbilir, belki bir gün imza gününde sıraya girerim :))

      Sil
  3. ben başlıkla açık seçik sevişirken, içeriği bombardımana tutmuşsun!sana senin gibi konuşmayı çok isterdim; okurken küfürlerle sallayasım geliyo seni...Hani 'nasıl tatlı ya, ağzını burnunu parçalarım senin!' dedirtir ya insana bi his, (hissini mikiiim!), öyle işte...kaymak gibi bir giriş ve eyvallah ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. konuşuruz,konuşmalıyız,hadi konuşalım.
      ruhumda ki bazı sadist kırıntıların sende de olduğunu düşünüyorum.kafamda hızlı şekilde oynatıyorum kısa bir filmi. ı ıh, çok şiddetli. korkmalı mıyım :):)
      soruların için bir kez daha teşekkürler :)

      Sil
  4. Şu kafanın içindeki yazı karakterleri var ya korkma ondan bende de var :)) Yazdıkça deliren ve delirdikçe harika şeyler üreten yazar Tolga, ya hep delir sen be :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. beni sizler delirttiniz :d
      ben olağan enteller gibi elif şafak okuyup, resim galelilerinde brokolinin faydalarını anlatacaktım etrafıma.
      hangi ara böyle oldum, hangi araaaa :)))

      Sil
  5. Yazını okumaya başladıktan sonra "Sibel'e ne olmuş?" diye bir cümle çıktı ağzımdan. Boş boş gözler ile okumaya devam ederken reklamları yazdığın kısımda bir aydınlanma yaşadım. Şimdi yazdığın her şey yerine oturdu. Anladım. :)

    Ben de delirmemek için yazmaya başlamıştım. Ama şu an da başladığım durumdan daha deliyim. Yine de seviyorum bu durumu.

    Buradan Hakan Günday'a selam olsun. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İşte her şey o aydınlanmada saklı
      içimizdeeee (cem yılmaz) :):)

      Seni AZ kitabında ki Derdâ'ya benzetiyorum. Hangi Derdâ'yı dediğimi anlamışsındır zaten :)

      Sil
  6. Sait Faik geldi aklıma "…yazmasaydım. Delirecektim ! "
    Yolun açık olsun ve kelimelerle dolsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel demiş değil mi.
      bazen Sait Faik, Oğuz Atay filan geliyor aklıma. Ulan diyorum, zaten yazılması gereken her şey yazılmş, acaba yazmasam mı.
      sonra bir bakıyorum yine yazıyorum.

      Sil
  7. iyi cevaplar, yazar ile yazan ayrı gerçekten..

    YanıtlaSil
  8. aman allahım safransarı mim dünyasına girdi tamamen :D
    Yalnız bu mim tam sana göreymiş :)

    YanıtlaSil
  9. safransarıdan farklı bir mim girişi :)
    Yazılarına başlama şeklini seviyorum.

    YanıtlaSil
  10. Başlık süper! Bayıldım. Bi de popoda dolanan arılara. Keyifliydi... :)

    YanıtlaSil