Başlıkta her şeyi gayet açık dile getirdiğimi düşünüyorum.
Kafamın içinde yazı karakterleri oluşmaya başladı. Birine bir şey söylerken,
sesimi yükselteceksem önce puntosunu yükseltiyorum filan. Arada aklıma güzel
söz geliyor, ortamda muhabbet sırasında ortaya yapıştırıyorum lafı, tabi benim
ağzımdan altı çizili olarak çıkıyor. Geçen baktım kafam hata verdi, serial
istiyor. Vay arkadaş etme eyleme, ben nereden bulacağım şimdi seriali. Bi
korktum, endişelendim. Dedim belki bloğumda filan yazar, istatisk kısmına
girdim, beni nasıl aratıp buldular merak ettim. Ondan yola çıkacaktım işte beni
ney bağdaştırıyor diye. Yoksa ne arayacağımı da bilmiyorum.
İşte bazıları gonulsokak blog yazmış, bazıları bazı kısa
sabit kelimeler yazmış. Biri hemen dikkatimi çekti aradan, “kaynananı sikeyim
Sibel” yazmış dingilin biri. Bu psikopatça aramadan yola çıktım. Gogula “kaynananı
sikeyim Sibel” yazdım, ‘bunu mu demek
istediniz’ demedi, demek ki doğru yoldaydım. O’an Sibel’in kaynanası tamamen
aklımdan çıkmıştı. Kim Sibel’in kaynanasını becerdi hiç umrumda değildi, beni
tek ilgilendiren kafamın seriali ya da krekiydi. Çünkü birine bir şey demeden
önce hata vermeye başlamıştım ve bu çevremce hoş karşılanmamıştı.
Bulduğum enteresan bir siteye girdim. Sağ köşede hac
reklamları, sol köşede erotik reklamlar vardı. Bunun bir aldatmaca olduğunu
düşünüp tam ortada ki reklamı tıkladım. İki pencere ard arda açıldı. Sağ da ki
her zaman daha hayırlıdır diye sağda ki pencereyi incelemeye başladım. Bir
reklam vardı, dokuz santimden onsekiz santime çıkartan mucizevi krem diye. O’an
o duygusallıkla reklamın amacını betimleyemedim aklımda. Belki de serialim
bitmiş olmasa betimleyebilirdim. Kafamda kafamın ölçüsünü hesaplamaya başladım.
Ben bazen çok seri hesaplama yaparım. Onsekiz santim kafam olursa krek serial
filan gereksiz mi olur diye düşündüm. Üç dakika sonra dank etti, aklıma gelir
gelmez boş bulunup hayal ettim, korktum. Ben bazen çok korkarım. Sonra ikinci siteyi açtım yani solda ki
siteyi. Onda da bal reklamı vardı. Onları öyle görünce aklıma flash tv geldi.
Hüzünlendim. Ben bazen öyle gereksiz hüzünlenirim. Gittim, telefondan bal
siparişi verdim, yanında polen de geldi sek yuttum. Kıçımda arıların
dolandığını hissettiğim an yemeyi bıraktım. Sonra bir liraya çalışan masaj
koltuğuna oturdum. Bi hoş oldum. Öylece üstüm açık şekilde uyandım. Yeni güne
merhaba dedim. Ama geceydi. Ben bazen zaman kavramını da karıştırırım.
Ah, neyse. Amacımdan çıkacaktım az kalsın. Bu yazıyı yine mim için kullanacaktım, aklım gitti. Ben o’na dolu, o bana deli hatun beni mimlemiş. Mimlerken yazmış yanda ki cümleyi de, benzetmelerin beni benden aldı :d gözlerinden öperim.
Yazar ne demek?
Bir kere “yazan” ile “yazar” ı ayırmak gerek, her zaman bunu söylerim. Bakıldığı zaman sadece tek harflik bir yer değişiyor ama olayı tamamiyle anlatan bence o tek harflik ayrıntı.
Yazarlık bir kavram değildir, bir yaşam biçimidir.
Herkes yazar olabilir mi?
Dediğim gibi, benim yazarlık olayına bakış açım biraz daha derin. O yüzden herkes yazar olamaz, olmasında zaten. Kim ne derse desin yetenek işidir.
Sen neden yazıyorsun?
Önceleri delirmemek için yazdım. Sonra baktım ki yazdıkça daha da deliriyorum ve bu daha çok hoşuma gidiyor. Yazdığım yazıyla sevişiyorum, nefes alıyorum...
Beğenilmek ve okunmak hoşuna gidiyor değil mi? Sence bundan dolayı yazarlar megaloman olabilir mi?
Genelde kendi yazılarımı beğenmediğim için, milletin ‘beğendim’ yazması hoşuma gidiyor ne yalan söyleyeyim. Öyle, yazılarıma yorum yapılsın vs diye bir takıntım yok. Bazen uzaktan izlenmekte gayet güzel olabiliyor. Yanda mailimi bıraktım. Oraya öyle güzel mailler geldi ki şimdiye kadar. O kadar değişik hayat hikayeleri tanıdım ki. Bu gizli dünya bana yetiyor aslında. Zaten istatistik kısmında baktığım zaman, gönderim 700-800 kere okunuyor ama sadece on tane yorum. O yüzden yorum olsun ya da olmasın, en önemlisi anlaşılmak. Karşı tarafa yazdığım samimiyetimi aktarabilmek. Yoksa çokta sikimde deyip, saçma sapan popüler kültürün kölesi olup farklı yazılar da çıkarabilirdim.
Bir yazarla sohbet etmek nasıl bir duygu?
Bakış açılarını seviyorum her şeye. Bir nesneye, herkesten farklı bakarlar. Bazıları dümdüz görür, bazıları onu panaromik hatta üç boyutlu görür, tümüyle etraflıca. O yüzden bazen iyi bir dinleyici de olabiliyorum karşımda saygı duyduğum bir yazar olunca.
Yazarların cinsiyeti var mıdır?Bir örnek verebilir misin?
Tabi ki de yok. İlk aklıma gelen Hakan Günday. AZ kitabında ki işlediği konular en iyi örnek.
Yazmak senin için bir mesele midir, yoksa meşgale mi?
Dedim ya nefes alıyorum…
Senin için nefes almak mesele midir, yoksa meşgale mi?
En sevdiğin yazın hangisi?
Hem bloğumun adını taşıyan, hem yayınlayacağım kitabımın adını taşıyan “ParçalanmışGülüşler”
Her şey bu şiirden sonra başladı. Yani somut olarak..
Yazdıklarının anlaşılırlığı ile ilgilenir misin?
Yazarken anlaşılır ya da anlaşılmaz diye düşünmem. Zaten düşünürsem ben olamam. Günlük yaşamda da düşünerek konuşan biri değilimdir, sansür kısmı bende yok. Tabi frenlemem gerektiği yerler oluyor ama genelde düz adamımdır. Yazdıktan sonra, bir kez okurum yazdığım şeyi, o zaman zaten bende de oluşur, acaba anlaşılacak mıyım- anlaşılamayacak mıyım diye. Her zaman olmasa da bazen sizden öyle güzel yorumlar geliyor ki, heh diyorum; tam anlatmak istediğim anlaşılmış. Seviniyorum tabi ki. Çünkü ben o’an aynı zamanda sizinle konuşuyorum. Zihninizin en içine giriyorum.
Dedim ya nefes alıyorum…
Senin için nefes almak mesele midir, yoksa meşgale mi?
En sevdiğin yazın hangisi?
Hem bloğumun adını taşıyan, hem yayınlayacağım kitabımın adını taşıyan “ParçalanmışGülüşler”
Her şey bu şiirden sonra başladı. Yani somut olarak..
Yazdıklarının anlaşılırlığı ile ilgilenir misin?
Yazarken anlaşılır ya da anlaşılmaz diye düşünmem. Zaten düşünürsem ben olamam. Günlük yaşamda da düşünerek konuşan biri değilimdir, sansür kısmı bende yok. Tabi frenlemem gerektiği yerler oluyor ama genelde düz adamımdır. Yazdıktan sonra, bir kez okurum yazdığım şeyi, o zaman zaten bende de oluşur, acaba anlaşılacak mıyım- anlaşılamayacak mıyım diye. Her zaman olmasa da bazen sizden öyle güzel yorumlar geliyor ki, heh diyorum; tam anlatmak istediğim anlaşılmış. Seviniyorum tabi ki. Çünkü ben o’an aynı zamanda sizinle konuşuyorum. Zihninizin en içine giriyorum.
Sevgiler
güzel mim, güzel cevaplar safransarı:) ''Önceleri delirmemek için yazdım. Sonra baktım ki yazdıkça daha da deliriyorum ve bu daha çok hoşuma gidiyor.'' bu duygular benzer sanırım:))) Bu arada ödülünüz var efenim:)) Sevgiler... http://bahartanricasi.blogspot.com/2014/10/dart-odullerimi-dagttm-bakalm-listede.html
YanıtlaSilBedensel değil de ruhsal masturbasyon bir nevi
Silçook çok teşekkürler :)
Kitabını sabırsızlıkla bekliyorum :)
YanıtlaSilson hikâyedeyim. başlangıcım öyle sancılı oldu ki yani hikayenin girişi değil, bir türlü başlayamadım, sonra inanır mısın sanki dünyanın tüm bulutları birikti ve üzerime yağdı. bu sefer de altında kaldım, sırılsıklam oldum. üstümü başımı çıkardım, kuruttum bir güzel.
Silhafif nemli ama olsun, iyi gidiyor :)
bende sabırsızlanıyorum.
Sana inanıyorum Tolga..Gelecek vadediyorsun sen..Kimbilir, belki bir gün imza gününde sıraya girerim :))
Silben başlıkla açık seçik sevişirken, içeriği bombardımana tutmuşsun!sana senin gibi konuşmayı çok isterdim; okurken küfürlerle sallayasım geliyo seni...Hani 'nasıl tatlı ya, ağzını burnunu parçalarım senin!' dedirtir ya insana bi his, (hissini mikiiim!), öyle işte...kaymak gibi bir giriş ve eyvallah ;)
YanıtlaSilkonuşuruz,konuşmalıyız,hadi konuşalım.
Silruhumda ki bazı sadist kırıntıların sende de olduğunu düşünüyorum.kafamda hızlı şekilde oynatıyorum kısa bir filmi. ı ıh, çok şiddetli. korkmalı mıyım :):)
soruların için bir kez daha teşekkürler :)
Şu kafanın içindeki yazı karakterleri var ya korkma ondan bende de var :)) Yazdıkça deliren ve delirdikçe harika şeyler üreten yazar Tolga, ya hep delir sen be :)
YanıtlaSilbeni sizler delirttiniz :d
Silben olağan enteller gibi elif şafak okuyup, resim galelilerinde brokolinin faydalarını anlatacaktım etrafıma.
hangi ara böyle oldum, hangi araaaa :)))
Yazını okumaya başladıktan sonra "Sibel'e ne olmuş?" diye bir cümle çıktı ağzımdan. Boş boş gözler ile okumaya devam ederken reklamları yazdığın kısımda bir aydınlanma yaşadım. Şimdi yazdığın her şey yerine oturdu. Anladım. :)
YanıtlaSilBen de delirmemek için yazmaya başlamıştım. Ama şu an da başladığım durumdan daha deliyim. Yine de seviyorum bu durumu.
Buradan Hakan Günday'a selam olsun. :)
İşte her şey o aydınlanmada saklı
Siliçimizdeeee (cem yılmaz) :):)
Seni AZ kitabında ki Derdâ'ya benzetiyorum. Hangi Derdâ'yı dediğimi anlamışsındır zaten :)
Sait Faik geldi aklıma "…yazmasaydım. Delirecektim ! "
YanıtlaSilYolun açık olsun ve kelimelerle dolsun.
Ne güzel demiş değil mi.
Silbazen Sait Faik, Oğuz Atay filan geliyor aklıma. Ulan diyorum, zaten yazılması gereken her şey yazılmş, acaba yazmasam mı.
sonra bir bakıyorum yine yazıyorum.
iyi cevaplar, yazar ile yazan ayrı gerçekten..
YanıtlaSilteşekkür ederim yazar hanım :)
Silaman allahım safransarı mim dünyasına girdi tamamen :D
YanıtlaSilYalnız bu mim tam sana göreymiş :)
ben böyle değildim yaşarken oldum :d
Silsafransarıdan farklı bir mim girişi :)
YanıtlaSilYazılarına başlama şeklini seviyorum.
Hoşgeldin gizemli seyirci :)
SilBaşlık süper! Bayıldım. Bi de popoda dolanan arılara. Keyifliydi... :)
YanıtlaSilteşekkür ederim :)
Silpolene dikkat :d