Zaten hep böyle olmaz mı / olmaz mıydı / olmadı mı?
Önce yapraklar sarardı, sonra hüzün çöktü, peşine sigaralar yakıldı?
Sanki daha önce yakmadık mi / yakmadılar mı / yakmaz mıydık?
Peşi sıra ve bilindik kelimeler döküldü yine. Avuç içimize siper ettiğimiz umutları yem ettik taklacı güvercinlerin koynuna belki kanatlanmaktır tek çaremiz diye. Yoksa siz hiç uçmayı denemediniz mi?
Orospu çocuğuyum yalan söylüyorsam çıkışıyla karşılaştım geçen. İnsan yüzündeki çaresizliği idrak edecek kadar yaşamayın demişti biri. Dememiş de olabilir. Dememişse de şuan diyorum.
Tepemizde bir rüzgar. Esti, belki sert. Yine esecek.
Belki bir esinti belki bir tufanla çıkıp gelecek. Geldiği gibi sikecek, evet.. Çünkü umut denilen olgunun birleşmesini beklemek gibi nitelikli yetenekleri var şu hayatın.
Her kışın sonu bahardır diye diye içimizi sararttık.
Ve yine bu bekleyişi anlamlandırdık istemeden de olsa. Ulan türküler de yalan söylemesin be!
Bu sefer gülecek be olum diyorum. Elinde tiner mi bali mi hangi dostu var bilmiyorum. Kafası güzel, kafası tüm herkesten güzel. Orospu çocuğuyum yalan söylüyorsam abi, ben çalmadım diyor. Tamam olum diyorum, sen çalmadın. Elindeki bez Tanrısı gibi, sımsıkı bağlı ona; ibadet edercesine bir ona bir bana bakıyor. Biliyorum, elinde bir suret onunla konuşuyor. Ben çalmadım abi diyor, orospu çocuğuyum ben çalmadım. Kitlenmiş. Kim bilir hangi eksik parçasını tamamlayabilmek için birinden bir şeyler çalmıştı, bilmiyorum.
Ne çaldın olum diyorum. Elindeki bezi gösteriyor, başka bir şeyi yok, onun dünyası o bez. Orospu çocuğuyum ki çalmadım diyor. Toplasan dört - beş kelimelik bir cümle ama tüm sitemleri orada, o kelimelerin en tepesinde, ta tanrının yanında.
Sen çalmadın olum diyorum, sanki acısı hafiflemişçesine / dünya biraz da olsun iyi bir yer olmuşçasına suratıma bakıyor. Orospu çocuğuyum ki diyor çalmadın diye tamamlıyorum. Çalmadın oğlum, sen çalmadın diyorum. Hafif bir esinti sararmış bir yaprağı ayağımızın ucuna kadar getiriyor. Yerde zebani görmüş gibi ayaklarını kaldırıyor. Ben çalmadım diyor başına sıfatı getirmeden, zamanı ben çalmadım, zamanı ben çalmadım, zamanı ben çalmadım...
Beynim orada, oracıkta duruyor. Dediği cümlenin bilince mi diye bakıyorum. Gayet bilincinde, ayakları havada, dokunmak istemiyor sararmış yaprağa, ben çalmadım abi zamanı, ben çalmadım.
Korkuyorum. Korkum sözcüklere dökülüyor, orospu çocuğuyum ki ben de çalmadım diyorum bu sefer sözcüğü ondan devralarak.
Ben çalmadım..
Ben çalmadım!