Aylardan Mayıs .. Hava sıcak mı
sıcaktı. Sanki onu göreceğimi hissediyormuşum gibi kendimi bir hışımla
Kavacık sahiline attım . Ali abinin teknesinin orada takılıyor ,
dalgaların bana söylediği müziği usulca dinliyordum… Gözlerimi sahilde
gezdirirken birden birine ilişti. Yalnızdı. İtina ile denize dalmış
içlenip bir şeyler söylüyordu. Kendime hakim olamadım bakakaldım ona
öylece. Nasıl olduysa yanına yaklaşmaya başladım.Yaklaştıkça üzüntüsünü
daha da iyi görebiliyordum . Sessizce bir şeyler haykırıyordu kavacığa,
içinden usul usul bağırıyordu. Durakladım, belli ki bir derdi vardı .
Onu sessizce izlerken döndü , sert bir bakış attı bana. Aman Allah’ım
sanki bir mızrağı kalbimin ortasına sapladılar, göğsümün ortasına
saplanışını izledim gözlerinin. Sanki o an tüm dünya susmuş gözlerimiz
konuşuyordu. Biraz daha konuştu gözlerimiz. Sonrasıysa evren tekrar
başladı dönmeye ve o kederli surat ifadesini takınarak gözlerini çekti
gözlerimden. Eve döndüğümde Tek düşünebildiğim şey vardı. O! Kendime
hakim olamayıp onu görebilirim düşüncesiyle tekrar gittim oraya yoktu.
Bu gidip gelmelerim 1 hafta sürdü ama yok yok yok! Umudum artık iyice
azalmıştı, derdimi denize söylüyordum bağıra bağıra ki; arkamdan ince ve
ürkek ses bana merhaba dedi. Bu ses dünyada duyduğum belki en güzel
sesti. Döndüm arkama; Aman Allah’ım, bu oydu, karşımdaydı, gözleri ışıl
ışıl parlıyor ve suratında bana verdiği selamdan ötürü hafif utanma
vardı . Ben sus pus olmuş onun merhabasına hangi şiirle yanıt versem
diye düşünüyordum. İçim o kadar doluydu ki; biliyorum merhaba ile
başlayan bir cümleyi seni seviyorumla bitirebilecek durumdaydım. Deniz
ne kadar güzel dimi dedi. Evet öyle dedim sessizce, en büyük dert
ortağımdır o benim dedim.
Biliyor musun dedi. Ne zaman canım sıkkın olsa buraya gelir onlara derdimi anlatırım. Bana hak verirlerse sessizce çarpar bu dalgalar ama bana kızdılarsa tüm hışmıyla karaya vururlar. Benimde en sadık dostlarımdır …
Adı elif’ti, yeni taşınmışlardı Kavacığa . Utanıyorduk ikimizde birbirimizden. İkimizde korkuyorduk. Çünkü ikimizde yaralıydık. İkimizinde sevmeye engel evcil yaralarımız vardı. Ama ne olursa olsun ellerimiz birbirine kavuşmak için can atıyordu. Gözümü nereye çevirsem sanki kirpilerim bana sesleniyor heryerde onu arıyordu. Pes etmiştik artık. İlişkimiz mutlu bir filmdeki gibi el ele geçiyordu. Ama dilimiz sürekli korkuyordu seni seviyorum demeye. Ellerim ellerinde, sureti gözlerimde… Lakin olmuyor. Biliyorum seviyorum ama diyemiyorum. Oysaki ne kadar çok sevdiğimi sabahlara kadar anlatmak istiyorum. Ama kavacık sahilİde bize hak veriyor. Martılar sessiz, dalgalar yok, herkes sanki bizi izliyor...
Artık günlerim onunla geçiyor olmuştu. Hiçbir şey umrumda değildi. Bir an önce ailemle tanıştırmak istiyordum. Artık geleceğe yönelik hayaller kurar olmuştuk. Düğünümüz bu sahilde olucaktı. Tabi biricik dostlarımızı yalnız bırakamazdık o hırçın deniz aşkımızla birlikte resmen uysallaşmıştı . Ona evlenme teklifini de bu sahilde ettim. Boynuma bir sarılışı vardı ki içimi ısıtan, çıkarttım yüzüğü ve dedim ki; Ne zaman ki eğer bu deniz kurur işte ben ancak o zaman seni unuturum. Bu deniz kuruyana kadar hayatının geri kalanını benimle geçirir misin?
Onun o heyecanını anlatmak mümkün değil,evet diye seslenip evine doğru bir koşuşu vardıki ..belliki ailesine söyliyecekti. Peşinden gitmedim yavaş yavaş eve doğru koyuldum. Sabah olmuştu. Günlerden Pazar , içimde bir huzursuzluk var. Kalktım, ilk işim Elif’i aramak oldu. Gece de haber alamamıştım. Telefonu kapalıydı. Üzerimi giyinip kavacık sahile gittim, belki orada bulurum diye ama yoktu. Tam onun evine gidecek iken dalgalar bana birşeyler diyordu. Çok hırçındılar. Sanki ağlıyorlardı. Martılar, hayata küsmüş gibi ses çıkarmıyor, aşağı yukarı uçuyordu ve dalgalar o kadar hızlı çarpıyordu ki yüreğim acıdı. . Elim ayağım birbirine dolanmış şekilde evine doğru koştum. Koşuyor koşuyor koşuyordum…
Yollar birbirine girmişti sanki , bir türlü evine varamadım . Gittiğim yol 10 dklık yoldu fakat o kadar tuhaf bi duygu vardıki içimde evine 5 dk ya vardım. Nefes nefese kalmış dilim dışarıda soluklanırken birileri bir şey mırıldanıyordu.Bak sen şu kızın kaderine tamda evlenecekti ya kader işte hanım Allah rahmet eylesin ne diyelim…
Olamaz !! Hayır , hayır ben yanlış duydum yada bu o olamazki 4. Kattaki evlerinin kapısına saniyede çıktım. Kapıyı çaldım açan kardeşiydi ağlıyordu. İnsanın kalbinin erimesi böyle bir şey olsa gerek içimde büyüyen bu karamsarlık beni yavaşça çökertmeye başladı. Elif nerde dedim kısık ve ürkek bi sesle. Ablam..Ablam öldü , öldü abi dedi ve sarıldı..
Kıyametmi koptu , gözlerim neden karardı … Dizlerimin bağı çözüldü oracıkta yere düştüm .
Apar topar beni içeri aldıklarında anlatmaya başladılar.. Kavacık sahilden koşarak çıkarken hızla gelen motorsiklet çarpmış , orada can vermiş Elif’im eli sımsıkıymıs birtürlü açamamışlar elini .Daha Parmağına bile takmamıştı elinde Annesine vericekti Elifim o yüzüğü.Annesi buruk bi sesle yüzüğü senmi verdin dedi ona… evet bile diyemedim , boğazımda bir şey tıkandı ve kaldı koşar adımlarla oradan uzaklastım.
Salı günü toprağa veriyorduk Elif’imi o küçücük gövdesini bembeyaz bir kefene sarılı şekilde gömüyorlardı.. Kitlendim hiçbirşey yapamadım onun üzerine sevdiğimin , gülüm , ömrümün üzerine toprak attıkca canımdan can gidiyordu..
Artık o yoktu oda gitmişti yıldızlar ülkesine..Peki ben .. Ben ne olucaktım sersefil perişan bi halde geziniyordum . Tanıştığımız ilk yere gittim Kavacık sahil heyy duy beni Elif artık yok..
Gözlerimden süzülen yaşlar denize düştükce deniz iyice hırçınlaşıyor , martılar avazı çıktığı kadar bağırıyordu.. Gitti evet duyun eyyy Martılar Deniz kokulu kız artık yok..
Sana veda etmeye geldim Kavacık Sahil , Ali abi hoşçakalın . Hee arada beni de unutmayın nereye gidiyorsun diyede sormayın çünki bende bilmiyorum.
Hoşça kal anılarım..
Hoşça kal yarın … !!
Biliyor musun dedi. Ne zaman canım sıkkın olsa buraya gelir onlara derdimi anlatırım. Bana hak verirlerse sessizce çarpar bu dalgalar ama bana kızdılarsa tüm hışmıyla karaya vururlar. Benimde en sadık dostlarımdır …
Adı elif’ti, yeni taşınmışlardı Kavacığa . Utanıyorduk ikimizde birbirimizden. İkimizde korkuyorduk. Çünkü ikimizde yaralıydık. İkimizinde sevmeye engel evcil yaralarımız vardı. Ama ne olursa olsun ellerimiz birbirine kavuşmak için can atıyordu. Gözümü nereye çevirsem sanki kirpilerim bana sesleniyor heryerde onu arıyordu. Pes etmiştik artık. İlişkimiz mutlu bir filmdeki gibi el ele geçiyordu. Ama dilimiz sürekli korkuyordu seni seviyorum demeye. Ellerim ellerinde, sureti gözlerimde… Lakin olmuyor. Biliyorum seviyorum ama diyemiyorum. Oysaki ne kadar çok sevdiğimi sabahlara kadar anlatmak istiyorum. Ama kavacık sahilİde bize hak veriyor. Martılar sessiz, dalgalar yok, herkes sanki bizi izliyor...
Artık günlerim onunla geçiyor olmuştu. Hiçbir şey umrumda değildi. Bir an önce ailemle tanıştırmak istiyordum. Artık geleceğe yönelik hayaller kurar olmuştuk. Düğünümüz bu sahilde olucaktı. Tabi biricik dostlarımızı yalnız bırakamazdık o hırçın deniz aşkımızla birlikte resmen uysallaşmıştı . Ona evlenme teklifini de bu sahilde ettim. Boynuma bir sarılışı vardı ki içimi ısıtan, çıkarttım yüzüğü ve dedim ki; Ne zaman ki eğer bu deniz kurur işte ben ancak o zaman seni unuturum. Bu deniz kuruyana kadar hayatının geri kalanını benimle geçirir misin?
Onun o heyecanını anlatmak mümkün değil,evet diye seslenip evine doğru bir koşuşu vardıki ..belliki ailesine söyliyecekti. Peşinden gitmedim yavaş yavaş eve doğru koyuldum. Sabah olmuştu. Günlerden Pazar , içimde bir huzursuzluk var. Kalktım, ilk işim Elif’i aramak oldu. Gece de haber alamamıştım. Telefonu kapalıydı. Üzerimi giyinip kavacık sahile gittim, belki orada bulurum diye ama yoktu. Tam onun evine gidecek iken dalgalar bana birşeyler diyordu. Çok hırçındılar. Sanki ağlıyorlardı. Martılar, hayata küsmüş gibi ses çıkarmıyor, aşağı yukarı uçuyordu ve dalgalar o kadar hızlı çarpıyordu ki yüreğim acıdı. . Elim ayağım birbirine dolanmış şekilde evine doğru koştum. Koşuyor koşuyor koşuyordum…
Yollar birbirine girmişti sanki , bir türlü evine varamadım . Gittiğim yol 10 dklık yoldu fakat o kadar tuhaf bi duygu vardıki içimde evine 5 dk ya vardım. Nefes nefese kalmış dilim dışarıda soluklanırken birileri bir şey mırıldanıyordu.Bak sen şu kızın kaderine tamda evlenecekti ya kader işte hanım Allah rahmet eylesin ne diyelim…
Olamaz !! Hayır , hayır ben yanlış duydum yada bu o olamazki 4. Kattaki evlerinin kapısına saniyede çıktım. Kapıyı çaldım açan kardeşiydi ağlıyordu. İnsanın kalbinin erimesi böyle bir şey olsa gerek içimde büyüyen bu karamsarlık beni yavaşça çökertmeye başladı. Elif nerde dedim kısık ve ürkek bi sesle. Ablam..Ablam öldü , öldü abi dedi ve sarıldı..
Kıyametmi koptu , gözlerim neden karardı … Dizlerimin bağı çözüldü oracıkta yere düştüm .
Apar topar beni içeri aldıklarında anlatmaya başladılar.. Kavacık sahilden koşarak çıkarken hızla gelen motorsiklet çarpmış , orada can vermiş Elif’im eli sımsıkıymıs birtürlü açamamışlar elini .Daha Parmağına bile takmamıştı elinde Annesine vericekti Elifim o yüzüğü.Annesi buruk bi sesle yüzüğü senmi verdin dedi ona… evet bile diyemedim , boğazımda bir şey tıkandı ve kaldı koşar adımlarla oradan uzaklastım.
Salı günü toprağa veriyorduk Elif’imi o küçücük gövdesini bembeyaz bir kefene sarılı şekilde gömüyorlardı.. Kitlendim hiçbirşey yapamadım onun üzerine sevdiğimin , gülüm , ömrümün üzerine toprak attıkca canımdan can gidiyordu..
Artık o yoktu oda gitmişti yıldızlar ülkesine..Peki ben .. Ben ne olucaktım sersefil perişan bi halde geziniyordum . Tanıştığımız ilk yere gittim Kavacık sahil heyy duy beni Elif artık yok..
Gözlerimden süzülen yaşlar denize düştükce deniz iyice hırçınlaşıyor , martılar avazı çıktığı kadar bağırıyordu.. Gitti evet duyun eyyy Martılar Deniz kokulu kız artık yok..
Sana veda etmeye geldim Kavacık Sahil , Ali abi hoşçakalın . Hee arada beni de unutmayın nereye gidiyorsun diyede sormayın çünki bende bilmiyorum.
Hoşça kal anılarım..
Hoşça kal yarın … !!
Gerçek sanıp hüngür hıçkırık ağlarken gözüm başlığa ilişti, ilk ''deneme yazım'' İyi ki gerçek değilmiş... :...(((
YanıtlaSilO kadar çok varki böyle yaşanmışlıklar , böyle bir şeyin olmuş olabilme ihtimali bile üzüyor haklısın.
Silaman ağlama :\
ölüyorlar... Kimi ruhen, kimi bedenen...
YanıtlaSilkimini "daha çok sevecektim seni" diyerek toprağa gömüyorsun, kimini " oysa ne çok sevmiştim seni " diyerek kalbine...
"Oysa Herkes Öldürür Sevdiğini
YanıtlaSilKulak verin sözlerime iyice,
Herkes öldürebilir sevdiğini
Kimi bir bakışıyla yapar bunu,
Kimi dalkavukça sözlerle,
Korkaklar öpücük ile öldürür,
Yürekliler kılıç darbeleriyle!"
yıldızlar ülkesine selam olsun..
Bazen senin gözünde ölmesindense gerçekte ölmesi çok daha az acı veriyor, keşke ölse de diyemiyorsun hiçbir zaman. Zamanla keşke ölsem'e dönüşüp kemirmesine izin veriyorsun varını yoğunu. Nereye gideceğini de bilmiyorsun, nerede biteceğini de. Gökyüzünde yağmur kuruyana kadar seviyorsun, seviyorsun..
YanıtlaSilBir yağmur gibi ıslatıp gidiyor iste..
Silne kadar of pof etsekte kuruyoruz yine anasını satayım..
böyle sacma bir düzen
senin hiç mutlu sonla biten hikayen olmayacak mı be off :/
YanıtlaSilbiz de mutsuz oluruz be cancan
Silne yapalım..
olmaaa, herşeyin bi sebebi var, kim canı yanmadan gerçekten mutlu olmuş?
Silbak ne dicem o uçak konulu bi foton var ya, o sabiha gökçene mi iniyo?
YanıtlaSilyok yavrum, Atatürk Havalimanına
SilFlorya Sahil orası
Florya Sahil...aklımda ;)
YanıtlaSilgel gel:)
Sil