15 Eylül 2014 Pazartesi

Tehlikeli Oyunlar


İki mütevazi ve gururlu hırsızın hikayesi..
Necmi ve Tahir. İki yakın dost – kardeş – sırdaş. Hayatta tek becerebildikleri ve en iyi yapabildikleri şey çalmak.
Necmi’ye göre çalmak bir şeyleri doldur boşalt yapmak. Yani ç(a)ldıkları şeylerin yerine yine yeni şeyler konmasını sağlayarak yeni nesil hırsızların istihdamını sağlamak.
Tahir için durum değişik. Biraz daha sert ve hoyrat. Her şeyde; yatakta , hayatta , aşkta..

Yer : Kanlıca Sahil
Saat : 23:40

İki arkadaş yine her zaman ki gibi kıçlarını serip bir banka yapıştırdılar kendilerini. Necmi’nin ağzında bir kürdan , Tahir’in elinde bir kitap. Necmi ağzında devamlı kürdanla gezer. Yıllar evvel babası ; “oğlum çorba bile içsen kürdanı dolandır ağzında , et yedin zannetsinler” demiş. O gün bugündür ağzından düşmez kürdanı. Gecenin karanlığında ay ışığını kendine siper eden Tahir’e doğru seslendi;
-          Oğlum gözünü ağırtacaksın yine bırak gece gece şunu , kimin kitabı o ; nereden buldun ?
+    Şurada ağacın altında buldum la , biri unutmuş herhalde. dostoyevski kumarbaz. Okudum bunu.  Şu telefonundan Neşet Baba’nın bir şarkısını açta karşıdaki maviliğin hakkını verelim.
-          La oğlum sonra saçma sapan efkarlanıyorsun. Birde içkiye öküz gibi para veriyoruz. Haydar Haydar ?
+   Hayytt senin taşağını cimri zenginler yesin.
-          Yok onlara yedirmem. Pintidir onlar hepsini yemezler. Sen onu bunu boşver de Zahide ile ne yaptın konuşabildin mi ne diyor babası.
+      Babuş Allah’ın aşkına söyle , bize kim kız verir. Şu halimize bak , iki saatir siktiğim villasının ışıklarının sönmesini bekliyoruz girebilmek için. Hırsızız olum biz. Senin gazına geldim Zahide’ye ne iş yaptığımızı söyledim!
-          Fena mı oldu , ne dedi kız de bir daha ve bir daha düşün
+     Kalbilsşyttçal
-          Lan geveleme lafı söyle işte utangaç pezevenk (burada ikiside sigaralarından bir nefes çekip gülümsüyorlar)
+      “Benim kalbimi çaldığın gibi başkasının kalbini çalma yeter” dedi. (başını öne eğdi. Utandı. Kitabın sayfalarını hızlı tarayarak kokusunu içine çekti)
-          E tamam olum işte , bırakma kızın peşini. Bak bu gireceğimiz yerde iyi şeyler çıkacak. En az bir yıllık kiran çıkar. Al kaçır , ben başımı sokacak bi yer bulurum. (sigaradan derin bir nefes)
+    Olum bunu kıza yapamam. Bulmuşlar zaten zengin birini. Zahideyle de konuşucam. Çocuk düzgün , araştırdım. Gitsin varsın be olum , kızın hayatını mundar etmeyelim bari.  Sevgi bir işe yaramıyor bazen. Sikeyim böyle hayatı. (bir sigara daha yaktı)
-          Neyse hadi girelim ufaktan..



Girdikleri ev  oldukça geniş arazinin içinde bir villa. Günler öncesinden keşif yaptılar. Bahçede ki iki köpekle birlikte ev sahipleri de Adana’da ki çiftlik evlerine gittiler.Tek sıkıntı içeride olan güvenlik kameraları ve çok sağlam donanımlı alarm sistemleri.
Bahçe duvarını  kolay bir şekilde atlatan iki kafadar işin en can alıcı yerinde göz göze geldiklerinde birden korkup paniklediler , çünkü ikisinin de yüzünde korkunç maskeler vardı. Kapı açıldı ve içeri girdiler.

Girer girmez evin büyüsüne kapılıp yaklaşık üç dakika birbirleriyle konuşmadan etrafa baktılar oldukları yerde. Bu sessizliği yine göz göze gelmeleri kesti. Yine birbirlerinden korkup değişik sesler çıkardılar ; “hımıısınaaaa”

Tahir’in dikkatini solunda bulunan taş plak çekti. Hiçbir şey olmamış gibi bir plak yerleştirdi. Çalan şarkı sonrası Tahir yaklaşık on dakika kendine gelemedi. Olduğu yerde oturdu bir sigara yaktı. Yüzünde maskesiyle efkarlı efkarlı sigara içtiğini gören Necmi buruk bir tebessüm attı.
-          Hadi olum bitir şu sigaranı da işimize koyulalım.
+     Dur moruk en sevdiğim yerine giriyor..
“Zahide’m bu hafta oluyor gelin..”
       Ulan şansıma da hangi şarkı geldi. Neyse , hadi işe koyulalım. Sadece nakip paraya yönel , başka türlüsü uğraştırıyor biliyorsun. Aaaa bak ne buldum (elinde ki pipoyu Necmi’ye gösterdi. Ağzına takıp o çirkin maskesine aldırmadan sevimli görünmeye çalıştı.)
-          Nabıcan olum pipoyu
+     Götüme sokucam.
-          Yakmadan yap ama. Ya uğraştığımız şeye bak , cahil cahil hareket etme bu son vurgun , dikkatli ol.
+     Bana dikkatli ol diyene bak. Olum önce o kürdanını yerden al. Sokarlar o dna’larını sonra mapusta bi yerine(tam bu an telefonu çaldı. İkisi de anlamsızca oynamaya başladılar)
+     Hay sikeyim bu PYS nin şarkısı hipnotize etti artık bizi , ne hallere düştük. Bizim peşimize zaten düşmezler la , kameradan izleyecekler , diyecekler bunlar zaten gitmiş , bunlara zaten girmiş ; birde biz girdirmeyelim.

Köşede bir yastık kılıfını çıkarıp pantalonunun içine gömdüğünü gören Tahir seslendi;
+      Mal mısın olum onu niye alıyorsun yanına.
-           Ya olum şu sahilin orada duran pis bi oyuncak ayı var ya , ona sereriz ; arada şarap içtikten sonra o bankta yatmak istiyorum. Kafamızı koyarız amına koyim fena mı olur.
+     He la , Neşet Babadan da bi şeyler dinler miyiz yine. Ulan bak keyiflendim , Hayri abinin oradan bi sakızlı muhallebi de gömeriz. Hem sen dört gündür sıçamıyorum diyodun , yumuşatır bu.
-          Ulan Allah’tan seviyorum dedim he şu tatlıyı. Şimdi her yiyişimde aklıma bu muhabbet gelecek . Hakket iyi geliyo mu la(bunu sessiz alttan alttan sordu).
-          Moruk burada temizinden on bin nakit var. Yedi bini Şükriye teyzeye verelim. Torunu ameliyat olacakmış , sigorta filan olmamış.
+    Aynen moruk. Neyi vardı la kızın. Dünya tatlısı da kız ya. Bazen küçük çocuklara yüklenen bu acıları işitince Tanrı’ya olan inancımı kaybediyorum biliyor musun moruk.  Madem her şeyin en büyüğü bu Tanrı , o zaman bunca çocuk niye acı çekiyor olum. Kızın kalbi delikti yanılmıyorsam. Tanrı için zor bir iş mi bu açığı kapatmak(bi sigara yaktı)
-          Aha bu yelpazeyi Zahide’ye verirsin la , güzelmiş. Ha bin lira da bizim Ümit abiye verelim la, kızını yolladı şehir dışına üniversiteye. Yurt parası filan bi ton masrafı çıkar. Bize kaldı iki bin lira filan. Şu tabloda bi üçyüz kağıt eder. Uyar mı?
+    Ne dersen o moruk. Rakı içmeyiz de şarap içeriz ne olacak. Kirayı da ödedik mi iki aylık peşin. Tamamdır. Yarın unutturma da cumaya gidelim. Cehennemde yanıp gidecez amına koyim. Ama iyi insanlarız dimi la. Çok yanmayız herhalde.  Haydi gidelim , yeter bunlar bize( dışarı çıkmadan bir kitap alır kitaplıktan.)

Tam çıkışta kapıya doğru yönelecekken , köşede bir araba anahtarı görürler. Necmi , Tahir’e kafasıyla anahtarı alması konusunda işaret eder. Tahir hayır anlamında başını sağa ve sola sallar. Necmi tekrarlar;
-          Lan alsana olum anahtarı , belli ki kapıda ki araba. Takılırız birkaç gün.
+     Yok olum olmaz..
-          Niye lan?
+     Ehliyetimiz mi var amına koyim!
+     Ver bi sigara..
-          Kimin kitabı o ?
+     Oğuz Atay..
-          Adı ney ?
+     Tehlikeli Oyunlar…

Çok değerli Yasemin hatun bana dokunmak istemiş ama dokunamamış , lâkin rüzgarından nem kaptırmasını bildi ve bunları yazdırttı(aslında bende zorla yazdırtmış olabilirim)
Yukarıda ki hikayenin içinde bazı kelimeler vardı , bunlar;
Pipo
Taş Plak
Yelpaze
PYS
Cahil
Ehliyet
Yastık Kılıfı
Sakızlı Muhallebi

Umarım atlamamışımdır. Kelimeleri kafaya yazıp hikayenin içine öyle serpiştirdim.
Sevgiler.

37 yorum:

  1. dostum beğendim çok güzel olmuş ama ikinci kitap nereden çıktı anlamadım? götümdne çıktı deme sikerim belanı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Haydi gidelim , yeter bunlar bize( dışarı çıkmadan bir kitap alır kitaplıktan.)"
      O parantez var ya o parantez :d

      Sil
  2. :))))
    Okudu, çok güzel olmuş..
    Çok beğendim. Ekliyorum en sevdiklerime..
    Sana dokunmama gerek var mı Tolga??
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eyvallah cancan :)
      ama tensel temas şart. dokun bana , hissetmem gerek :p

      Sil
  3. Hahayyy... çok beğendim gittikçe ilginçleşiyor bu mim.. çok hoşuma gitti. Ne cevherler çıkıyor bu sayede :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sen mi başlattın bunu bilmiyorum ama kelimeler de anasının gözü yani :d
      kırk takla attım bağlayabilmek için (:

      Sil
  4. tam sana göre,
    mim olduğunu bilmeden okumaya başladım,
    güzel olmuş
    sevgiler

    YanıtlaSil
  5. Güzel olmuş okurken fark etmiyorsun ama kelimeler zor geldi bana :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu şekilde eklemeli mimler filan hoşuma gidiyor , yaratıcılık ortaya çıkıyor. Önce kafamda yaşadım hikayeyi , sonra serpiştirdim. Arada (mesela PYS) bazılarında zorlandım ama olsun , olur o kadar dimi :)

      Sil
  6. Vaayyyy tam senlik olmuş valla. Bambaşka bir bakış açısı ve mükemmel bir toparlama :)
    Benim yazdığımla kıyaslayınca daha neler yazılır acaba diye düşünmeden edemiyorum :)
    Süpersin her zaman ki gibi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hey , teşekkür ederim :):)
      kelime oyunu böyle güzel bir şey işte. sonsuz bir kuyu :)

      Sil
  7. Mimmiymiş bu:) Bir hikayenin içine saklamak kelimeleri... Güzel yetenek. Ben beceremem mesela...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yani şimdi ben yazdığım için ne kadar doğru olur bilmiyorum ama hakikaten zor. Çünkü sırf o kelimeyi kullanmak için bir cümle yazmaya kalksan sırıtır.. sadece o cümle değil bütün hikaye sırıtır. o yüzden bence her yazarın ya da bir şeyleri ciddi ciddi yazmak isteyenleri yapması gereken bir kafa egzersizi bu. bence bir dene :)

      Sil
  8. Hikaye anlatabilmek ne kıymetli… Eline sağlık… Blogunuda ilk defa ziyaret ettim oldukça samimi ve keyifli… http://enderhisarli.blogspot.com

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle güzel okuyucular olduktan sonra yazmak daha da keyifli.
      her zaman beklerim

      Sil
  9. Süpersin yine :)
    Mim olduğunu sonda öğrenmek çok iyi oldu.Büyüyü bozmamışsın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En başta yazacaktım , vazgeçtim. Böylesi daha iyi oldu bana göre de :)
      teşekkür ederim

      Sil
  10. Yine SafranSarı, yine güzel hikaye :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. genç yazarımız da buradaymışş :)
      teşekkür ederim

      Sil
  11. "Bazen küçük çocuklara yüklenen bu acıları işitince Tanrı’ya olan inancımı kaybediyorum biliyor musun moruk. Madem her şeyin en büyüğü bu Tanrı , o zaman bunca çocuk niye acı çekiyor olum. Kızın kalbi delikti yanılmıyorsam. Tanrı için zor bir iş mi bu açığı kapatmak"

    Bu kadar basit ve yalın açıklamalarım var bütün yaşadıklarıma ve düşüncelerime.
    Bir de insanlar her şey bu kadar basitken işi zorlaştırıp bu yalınlığın karşısına karmakarışık umut posalarını koyup tersine çevirmeye çalışmasalar düşüncelerimi, ne güzel olur...

    Kalemini bu güne kadar es geçmek büyük haksızlık ve kayıp olmuş. Harika bir hikayeydi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biliyor musun , bazen o kadar çok düşünüyorum ki bazı şeyleri. Sonra bu düşündüğüm şeylerden korkuyorum. Bu korku tırnak içine aldığın yazıyla ilgili. Bikaç defa "ateist misin" maili aldım. "değilim" dedim sadece. ama bazen düşünmemem gereken şeyleri düşündüğümü düşünüyorum. Bu işin içinden çıkılmaz.. Zaten yarım aklım var. neyse..

      çok memnun oldum, her zaman beklerim.

      Sil
    2. Ben de hep korkardım. Sadece bir gün, bir an korkmadım ve ateist oldum. Keşke çok düşünmeseydim...

      Sil
  12. Vay vay vay... Çok iyi ya...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Homo Sapiens başlıklı yazım aklıma geldi bak :p
      vay vayy vay :)
      beğenmene sevindim.
      teşekkür ettim.

      Sil
  13. ama senin hırsızlar hep iyi adamlar oluyo, gerçi şu hayatta iyi kötü belirsiz artık. Selam verip tebessüm edeceğin insan bile bulmak zor :(

    Sen de haklısın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kendimden yola çıktım
      Ben on numara beş yıldız , dünya iyisi hırsızdım :):)

      Sil
  14. samimi hikayeler, onun için güzeller, ısınıveriyor insan okurken. (aaa, hırsız mıydın, itiraf etmiş bi de, yeni geldim ben, bilseydim gelmezdim:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. “Elleriniz ne kadar soğuktu!" dedim.
      Tereddütsüz cevap verdi:
      "Isıtın!" Ve her ikisini birden uzattı.”
      kalbinizi bu sözle çalabilmişimdir umarım Sayın Puder.
      ah kelime oyunu yaptım yine. güleyim bari :d

      Sil
  15. "Bu sefer bu kadın için, gene hiçbir esasa dayanmadan, fakat yanılmaz o ilk hisse tabi olarak " İşte bu beni anlar!" diyordum..."

    Kalbim çok korunaklıdır, her babayiğidin harcı değildir çalmak:p

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. “Ah Maria, niçin seninle bir pencere kenarında oturup konuşamıyoruz? Niçin rüzgarlı sonbahar akşamlarında, sessizce yan yana yürüyerek ruhlarımızın konuştuğunu dinleyemiyoruz? Niçin yanımda değilsin?”

      kelebek camını açık unutmuşsun :d

      Sil