eski yazılara bakıyorum da, 2012 de başlamışım. hatta gaza gelip yazma sıklığıma filan baktım. haftada bir iki, üç. patır çatır yazmışım. kimisi hüzün, kimisi geyik dolu. ne düşünmüşüm acaba. yazmanın beni rahatlatacağını mı yoksa iyice derde sokacağını mı.. cevabını bilmediğim şeyler aslında beni yazmaya iten sanırım. sıkıntı halinin dışavurumu. evet, doğru ifade bu sanırım. bir derdim oldu mu yazıyorum sanırım. e ama diyeceksiniz ki, bre mübarek, bin senedir yazmıyorsun buraya, hiç mi derdin yok amına koyayım. haklısınız. derdim çoktur, hangisine yanayım diyor ya şarkıda da.. yazmaktan vazgeçmedim tabii ki. arada öyküler yazdım. sayıkladım bir şeyler. şimdi bu da bunlardan biri oldu sanırım. ne çok sayıklamışım.
dört oldu. yazmanın ve yazamamanın ızdırabını ben burada ilk hıssetmeye başladım. bir şeyler hissedebildiğim zamandı o zamanlar. eski yazıların yorumlarına bakıyorum bazen.. sürüklemişim çoğu zaman peşimden.
insan genelde hoş kokunun peşinden gitmez mi? ne işim var bu leş kokunun arkasında hiç mi demediniz?
neyse.
dört oldu. ama bu özel oldu sanki. ilk kez öykü türünü denedim.
belki okumak istersiniz diye: https://www.kitapyurdu.com/kitap/kalmissin-bir-kis-icinde/740429.html&manufacturer_id=184317
ne belli, bakarsınız bir sonraki yazım beşinci kitaptan önce olur :)
kendinize iyi bakın.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder