30 Temmuz 2014 Çarşamba

Toplu Mim..Komple Mim..Acayip Mim..Herkes Mim..





Ulan üç güç tatil mi olur ya. Altınoluk yine süperdi. Hep süperdi zaten.
Ama kısa sürdü , her şey gibi kısa.. Giderken denizle ve kumla sevişmeye gidiyorum dedim ama sanırım hep erken boşaldım. Zaten bu Altınoluk suyu o kadar soğuk ki. İlk iki günüm hüsranla geçti. Tanıyamadım bizimkini. Korktum. Gogula girip “soğuk suyun etkileri” yazdım. Gogul direk cevap verdi ; “Bunu mu demek istediğiniz ;”Altınoluk suyu” oh dedim tamam. Geçen senede böyle olmuştu. Ben ne bileyim böyle olduğunu. Bir hafta moralim bozuldu. Çocuk nereden evlat edinebilirim onu araştırdım. Tüp bebek yöntemlerini araştırdım. Neyse , geçti gitti :d

Dilba’yı yazıp bitirdim. Onu koyacaktım ama mimler birikmiş , mahcup oluyorum sonra. Elimden geldiğince yapmaya çalışıyorum. Lâkin.. neyse bir sitemde bulunacaktım ama vazgeçtim.
Gene geldik kürkçü dükkanına. Ulan İstanbul..


Geçelim mi mimlere :)

12 Temmuz 2014 Cumartesi

Başlıksız olmaz mı ?



Sıcak..
Çok sıcak..
Vay amına koyim , böyle sıcak hava mı olur.
Demek ki oluyormuş.
Şuan evin bütün camları açık , evde çıplağım. Dış kapı açık. Biri gelse ne cevap veririm diye yanda kağıda not aldım. Uzunca yazdım. Geçen gece dörde kadar benim kitap zımbırtısına bi şeyler karalıyayım dedim. Geç yattığım için odanın kapısına not yazdım ; U-YAN-DIR-MA-YIN..
Saat dokuzda annem dürttü , “kalk saat kaç olmuş halâ uyuyosun..”
Saate baktım , annemle göz göze geldim.  Kapıdaki yazıyı okudun mu dedim . Evet dedi , onu yazmasaydın uyandırmayacaktım. Kalktım. Salona geçtim tekrar yattım. Uyandığımda tüm sineklerin tecavüzüne uğramıştım. Hayattaki en çaresiz anım sineğe sövdüğüm o dakikalar. Sinekte ne ana kaldı ne avrat kaldı , ne götü kaldı , ne ağzı kaldı.. Yeni yeni küfürler keşfettim.Kalktım , biraz daha yazdım. Bitmiyor arkadaş bu kitap.. Bi şey yazıyorum , yok diyorum bu burada kısa kaldı ; biraz derinine gireyim. Dünyanın sayfası oldu. Sanırım delirmeye başladım. Etrafta benden dört beş tane daha görüyorum arada , olum harbi diyorum bak. Hepside farklı kıyafetlerle geziyorlar , işin tuhaf tarafı o kıyafetlerden bende yok. İşin daha tuhaf tarafı benden birkaç tane daha olmasını sorgulamıyorum ; yeni kıyafete verecek parayı nereden buldunuz diyorum. Biri camı açıp sigara yakıyo , siktir git lan diyorum! Ama ben diyorum , asıl olan ben.. benim kopyalarım değil. Siktir git deyince çok üzülüyor. İki nefes alıp atıyor sigarayı , gözleri doluyor. Meğer ne çirkin gözlerim doluyormuş. Sonra geliyor , bak oğlum diyorum – sigarayı bırakalı çok oldu içme şu mereti. Diğer ben geliyor , harmanım olum sar bişeyler de içelim diyor. Siktirin gidin lan diyorum , hepsi gidiyor.
Herkes gidiyor
Bi şekilde
Devamlı..
Sanki bir yerlere yetişecekler gibi herkes gidiyor.
Ben çok normal bir adam değilim. Beni sevmeyi denemeyin diyorum bazen çevremdekilere. Yada hayatıma girmek isteyenlere. Bunun bir cinsiyeti yok – erkek yada kadın fark etmez. Dost – Düşman herkese diyorum.
Ben olmasını istediğiniz kişi asla olmam. O yüzden hayatım boyunca hep yalnız kaldım
Ah amına koyim!
Çevremde arkadaşlarımın ilişkilerine bakıyorum. Ve diyorum ; yok.. ben olamam. Ben dayatmalara gelemem. Ara , mesaj çek , kim o , kimdi o , kiminlesin , gözlerin daldı neyi düşünüyosun , ilk kiminle seviştin , sadece benimleyken mi bu kadar erken boşa… bunu siktir et , amaaaan!
Olmuyor işte.. Ama bana kızmayın , çünkü olabilmek içinde çok denedim. Çünkü hayatın belli bir kalıbı bu onu anladım. Mutluluk için kölelik şart.
Yılışık erkeklerden nefret ederim mesela. Kodumun geri zekalıları. Bunlar beyinlerinde penisini taşır , onunla yatıp kalkarlar. Bir dişi yeter onu kaldırmaya , o kalktıkça dökülür , kalktıkça bir şeyler demeye başlar. Sizleri de anlamıyorum.. Hepinizi – tüm dünyayı!
Çok şey istemedim sizden / hepinizden. Samimiyet ? Bu kadar zor olmamalı. Bıyık altından küfür etmeyin bana , yüzüme sövün.  Anlatabiliyor muyum kendimi ? Belki yine hayır.
Beni anlayabilen o kadar az kişi var ki. Onlarda beni el üstünde tutuyorlar. Onu da istemiyorum. Ağzımdan çıkan her cümleyi not edeceklermiş gibi. Ama bazen sevildiğini bilmek mutlu ediyor.
Boğuluyorum ben bazen..
Aha benden biri girdi içeri yine. Durun bakayım ne yapacak. Kalem alıp çıktı la.
He ne diyodum. Olmuyor işte.. Bu hayatın kurallarına boyun eğemiyorum bir türlü.
Yirmialtı yaşındayım. Yaşımdan ötürü hayatımda boyunca sürekli ya ufak yada büyük katagorisinde tutuldum. İnsanlar beyin yaşlarını bilmeksizin konuştu. Kimisi ağzıyla kimisi götüyle.
Ama görebildim.. Ağızlardan sıçanı görebildim. Dünyanın bir dengesi varsa oda budur.

Ahh.. Neyse. Bir çok güzel arkadaşım beni mimlemişti , o dönemlerde hiç bir şey yazasım yoktu – yazamamıştım. Nes’im benim için değerlidir. Bu gecikmeden dolayı affına sığınıyorum.
Ya birde ben bu mimi neşeli zamanlarımda yazmayı seviyorum. Şimdi neşeli filanda değilim ama sıcak çarptı sanırım. Karambole geldi.
Aslına bakarsak , hepimiz karambole gelmedik mi ?
:)

1)Telefonun nerede?
Sağ çaprazımda duruyor


2) Partnerin?

Jartiyerli olsun.

Yok , yok :)

Yani partner yok


3) Saçlarin?
Yok.
Çoğu döküldü

4) Annen?
Yaşıyorsam eğer , sebebim.

5) Baban?
eyvallah.

6) En sevdigin eşya?
Kitap ayracım

7) En son gördüğün rüya?
Ahahha :d
Burada yazılmaz ((:

8) Hayalindeki araba?
Ayağımı yerden kessin yeter.
Ama bi scirocco ya hayır demem.

9) İçinde bulunduğun oda?
Sıcak..
Ses sistemi yaptım. Duvarların dört bir yanından Neşet Babanın sesi geliyor
Ha birde her yeri yazdım.
Duvarları siyaha boyayıp , yazılar eşliğinde zihinsel ölümümü gerçekleştirmeyi düşünüyorum.


10) Korkun?
Yükseklik

11) On sene içinde ne olmak istiyorsun?
Yarattığım bir karakteri izlemek..
Yada bir sinema filmi senaristliği..

12) Sen ne değilsin?
Pezevenk

13) En son yaptığın şey?
Kıçıma don giydim

14) Üzerinde ne var?
Don. 
onuda yeni giydim he. İki üst soruda olsaydı hep beraber sıçmıştık. iyi denk geldi.

15) Senin hayatın?
Bunu ben değil de benim hayatım cevaplasın.
Ona sorun.
Tolgayla nasıl uğraştığını bir bir anlatsın.
Şimdi burada ben yazsam , olmayacak. Herkes acı çeker ama herkes yanmaz..

16)Moralin?
Bilmem.. iyi yada kötü kavramına hiç sokmadım.
İçimdeki huzursuzluğu tanımlamaya “moral” sıfatı yetmez.

17) Şuan ne düşünüyorsun?
Bu sıcakta Şirinevlere nasıl gideceğimi

18) Senin bilgisayarin?
Gideri var

19) Bira?
Bomonti.
Olsada içsem. Canım çekti

20) Aşk?
Üç harfli.
Dileyen soruları cevaplayabilir.
Bol serin günler :)

7 Temmuz 2014 Pazartesi

- Çocuk Parkı -


Bu sıcak ,
Böylesi kasvetli günlerde
Bir çocuk parkı serinliğine bürünüyorum
Yalın ayak üzerime bassınlar diye
Yüreğime tohumlar serpiştiriyorum
Pislenmesin diye kıyafetler
Göte serilen
Bir gazete parçası  kadar değersiz hissediyorum kendimi
Ve filizlenmek üzereyken
Üzerine dikilen bir gökdelen kadar
Yükseliyor yalnızlığım
Bir rüzgar esintisi yetiyor
Göz kapaklarını indirmeye
Bir serinlik yetiyor dertleri itelemeye

Bu sıcak
Böylesi kasvetli günlerde
Bir başka yalnız kalıyor insan
Biraz daha muhtaç duyuyor
Yaprağın tende bıraktığı hisse
Az biraz dost sesine
Belki bir yar eline

Beni hep
Bu yalnızlıklar mahvetti.

t.yazıcı
07 temmuz
13:14     Atatürk Parkı

4 Temmuz 2014 Cuma

4 Temmuz


Bu fotoğrafta iki kişiydik..
İkibindokuzdan beri....
Az önce buraya tam bir buçuk sayfa yazı yazdım. sonra sildim. çünkü çok küfür etmiştim.
beni bilirsiniz , karşımdakinin kimliğine bakmadan söverim. kurallarım yok benim..
Eğer bu amı.. neyse. ne demiştim küfür yok!
Mavişime saygısızlık olmasın.
Ablam öldü la benim. ama aynı rahimden çıkmadık.
çıkmak istemezdim ama. böyle iyi. eminim ki oda aynı fikirdedir.
Biz aynı gün doğduk. o benden iki sene önce doğmuş
4 Temmuz..
Bugün benim doğum günümmüş la.
Aynı havayı ciğerimize doldurup , aynı ateşe üfledik pastada. Bilseydim benden önce gideceğini , ciğerimde yer ederdim. yada içime atardım o yanan mumun ateşini..
Dileği filan siktir et.. ne diledik de kabul oldu.
Hırsızlığı yada daha ondört yaşındayken bir baldıra sustalı saplamayı mı
hiç zannetmiyorum..
Ne düşünüyordum şurada acaba ?
Eminim ki 'ölüm' aklımın ucundan geçmiyordu..
Biz çok normal adamlar değiliz. daha doğrusu normal olan bir şey yok.
Şimdi oradan görebiliyor musun acaba işlediğim günahları.. Bana nasıl da kızıyorsundur.
'Sen gittin herkes ölmeye başladı..'
Neyse..
İyiki doğdun kız maviş..
Doğum günümüz kutlu olsun.

"Ben pencereden bakarken
Kimseler ölmemişti
Ölüm diye bir şey yoktu ki Hilmi Bey
Var mıydı?—
Yüzümden bir şeyler aktı aktı
İçim de menekşelendi Hilmi Bey
Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk
Hiçbir yere gitmiyor.."