“Ne yaptın
be abi, temizinden parayı götürecektim” dedim Hilmi abiye az biraz sırıtıp
hafiften de buğulu buğulu öfkelenerek.
Gömlek cebinden çıkardığı Winston Softun denini ağzına koydu, tam ateşlemek üzereyken kıvrak bir hareketle iki dudağının arasından aldım sigarayı.
“Abi orucun gidecek be, senin kafa da iyice gitmiş he” dedim.
“Kafamı bıraktın adamda, senin ben çeneni sikeyim” dedi. Gülümsedim; “abi orucu son anda yırttık ama abdest gitti be” dedim. Nasıl olsa gitmiş diye bir buçuk dakika bastı kalayı. Bende haklıydım, o da haklıydı. Neyse en iyisi ben bu işi baştan anlatayım.
Gömlek cebinden çıkardığı Winston Softun denini ağzına koydu, tam ateşlemek üzereyken kıvrak bir hareketle iki dudağının arasından aldım sigarayı.
“Abi orucun gidecek be, senin kafa da iyice gitmiş he” dedim.
“Kafamı bıraktın adamda, senin ben çeneni sikeyim” dedi. Gülümsedim; “abi orucu son anda yırttık ama abdest gitti be” dedim. Nasıl olsa gitmiş diye bir buçuk dakika bastı kalayı. Bende haklıydım, o da haklıydı. Neyse en iyisi ben bu işi baştan anlatayım.
Sağda solda
yazdığımı bilir mahallede herkes. –benim hayat hikayemi de yazar mısın?- sorusu
bile geldi o derece. Bu şey gibi sanırım; hani adam bilgisayar mühendisi olur
da mahalleden geçerken dayı seslenir ya; “evlat ya benim bilgisayarı bir
formatlasan hele” ya da adam elektrik mühendisi olur, karşı komşunun ödemediği
elektriğinden dolayı şarteli indirirler, aile meclisi bir karar alır ve karşı
komşuları elektrik mühendisini çağırarak şarteli kaldırttırıp evin elektriğinin
gelmesini filan sağlar. Ve o çocuğun ailesine bu durumu da söylerler ha,
övgüyle bahsederler. Benimkisi de o misal, mahallede yazma işi oldu mu ilk bana
gelirler. Bir ara öyle bir duruma geldim ki evin kapısına “dönem ödevi
yapmıyorum” diye yazıp yapıştıracaktım yani. Çok yanlış anlaşıldım çok. Bir ara
dayanamadım birinin kompozisyon ödevini yaptım. Gidip okumadan vermiş
öğretmenine. Velini çağır gelsin demiş öğretmen. Ne var yani böyle memleketin
amına koyayım diye yazdıysam, suç benim mi?
Bizim Hilmi
abiye gitmiş bir tane muhafazakar bir derginin editörü, sizin mahallede bir
genç var yazıyor demiş, biz de yeni bir dergiyiz acaba bize de yazar mı her ay.
Ayda da 350 tl para veriyormuş. Bizim Hilmi abi atlamış hemen, yazar demiş;
hemde çok güzel yazar. Aradı beni çağırdı, böyle böyle dedi heyecanlandım,
aklım sadece paraya gittiği için derginin içeriğini sormadım. Ameliyatımdan
ötürü sol kolum askıda. Şimdi normal akla ve zihne sahip birileri beni gördü mü
normal olarak “geçmiş olsun, hayırdır, ne oldu yiaa, ulan bir kurtulamadın
sende” gibi şeyler der; arada fazla uzatırlar filan ama olay budur yani, belli
kalıplara dizginlenmiştir.
Tam bizim
mahalleye geldim, Hilmi abinin yanına gidiyorum, kolumu gören geyikçiler
başlıyor geyiğe. “Tolgaa olum sol kol lan bu bir şey olmaz” ilk anlayamıyorum
filan, sonra sağ elleri yukarı aşağıya doğru dik şekilde gidip gelince işin
rengi ortaya çıkıyor tabi. “Lan bir şey olmaz işte, sağ eli kullanmıyor muydun
zaten bak keyfine” biri çıkıyor, “hatunun üzerindeyken gücü dirseklere ver”
diyor, “elden kuvvet alma, bizim bakkal nuri’nin de senin gibi oldu omuz gitti”
diyor. "Yok abi ondan olmadı" demeye kalmadan biri arkamdan gelip “ohooo
koçum benim o kadar mı çok abandın hatuna geldi haberleri geldi” diye sırtımı
sıvazlıyor. “Lan olum bir durun sikecem geyiğinizi” demeye kalmadan
mahallemizin berduşlarından Kayhan geliyor, “oh be diyorum” içimden, “oh be
sonunda biri geçmiş olsun diyecek”
Kayhan abi
geliyor, suratını buruşturup üzüldüğünü belli eden bir ifade alıyor. Öyle
hasret kalmışım ki birinin hakikatli halimi hatrımı sormasına, neredeyse onun o
surat ifadesinden sonra boğazına sarılıp hüngür hüngür ağlayacağım. Yüzü birden
gülümsüyor, “iyi be oğlum yirmi yedi yıldır sağ elle otuzbir çekiyordun bir
sıkıntı yaşamazsın” diyor. Kırkdört yaşında ki adama “geçmişini sikeyim”
diyorum, “narkozdandır narkozdan” diyorlar, başımın döndüğünü düşünüp beni
sandalyeye oturtuyorlar. Hilmi abi narkozdan yeni uyanmış gibi bakıyor bana,
yanında ki dergi editörüne bir sade soda söylüyor. Ben adamın yanına
yaklaşıyorum, pastanenin çırağı Ömer “Tolga abi porno edebiyatında bir
numaradır” diyor “Sevişmemiz Gereken Bir Konu Var” hikayemi ti ye alarak.
Derginin içeriğini bilmediğim için gururlanıyorum yazılarımın akılda kalmasına.
Hilmi abi adama bir şeyler söylüyor. Adam sodasına son bir fondipi yapıp kalkıp
gidiyor, yanımdan geçerken “Selamun Aleykum” diyor, Hilmi abinin yanına
oturuyorum “bana oradan bi şerbet merbet bir şey getir” diye sesleniyor. “Abi
ne oldu” diyorum, abdest almaya üşeniyorum diyor. Peşine ekliyor, “lan oğlum
adamın dergisi muhafazakar kesime hitap ediyor ne yaptın sen” dönüp yanımda iki
saatir geyik yapanlara sesleniyor “siktirin gidin lan uğursuzlar” diyor ama
abdesti bozulmaması için “siktirini” – “istirienn” diye karıştırarak söylüyor.
“Ne yaptın
be abi, temizinden parayı götürecektim” dedim Hilmi abiye az biraz sırıtıp
hafiften de buğulu buğulu öfkelenerek.
Gömlek cebinden çıkardığı Winston Softun denini ağzına koydu, tam ateşlemek üzereyken kıvrak bir hareketle iki dudağının arasından aldım sigarayı.
“Abi orucun gidecek be, senin kafa da iyice gitmiş he” dedim.
“Kafamı bıraktın adamda, senin ben çeneni sikeyim” dedi. Gülümsedim; “abi orucu son anda yırttık ama abdest gitti be” dedim. Nasıl olsa gitmiş diye bir buçuk dakika bastı kalayı. Bende haklıydım, o da haklıydı, koca bir sessizlik oluştu. “Gitti komisyonum” dedi, dayanamayıp sigara yaktı.
Gömlek cebinden çıkardığı Winston Softun denini ağzına koydu, tam ateşlemek üzereyken kıvrak bir hareketle iki dudağının arasından aldım sigarayı.
“Abi orucun gidecek be, senin kafa da iyice gitmiş he” dedim.
“Kafamı bıraktın adamda, senin ben çeneni sikeyim” dedi. Gülümsedim; “abi orucu son anda yırttık ama abdest gitti be” dedim. Nasıl olsa gitmiş diye bir buçuk dakika bastı kalayı. Bende haklıydım, o da haklıydı, koca bir sessizlik oluştu. “Gitti komisyonum” dedi, dayanamayıp sigara yaktı.
Velhasıl
bende ki bu cenabetlik ömür boyu onu anladım. Başlıkta ki “hayat kerhanesi”
yukarıda ki kitap başlığı için atıldı. Hayat Meyhanesini benim yirmi iki yıllık
mahalleden arkadaşım yazdı. Benim tarzımı bilirsiniz, bir kuralım yoktur öylece
dan diye yazarım, Emrah benim tam tersim; gayet naiftir yazım tarzı, su gibi
akar gider, 7’den 70’e derler ya, her kesim alıp gönül rahatlığıyla okuyabilir,
eğer imkanınız varsa sipariş verip alırsanız çok mutlu olurum.
Yayınevinden dolayı D&R mağazalarına ulaşmıyor kitap, o yüzden size
internet linkini veriyorum;
dipnot:
benim kitap hâlâ yayınevinde editörün elemesinden geçiyor :) biraz çok yazdığım
için geri dönüşlerde geç oluyor.
sendeki bu cenabetlik şükredilesi bir şey böyle güzel postlar olmasa biz napardık :)
YanıtlaSilhahha buna şükreden ilk ve son kişi sen olacaksın sanırım :)) bi hoşuma gitti tuhaf oldum :p
Silkitabını merakla bekliyorum tolga :)
YanıtlaSilbendee bende :)
SilO zaman en kocamanından bir geçmiş olsun gönderiyorum sana. :)
YanıtlaSilBen Emrah'ı Tumblr'dan tanıyorum. Orada birbirimizi takip ediyoruz ve Blogger'ı olduğunu da keşfettim şu an da. :)
D&R'da özel sipariş diye bir olay var. O şekilde kitabı istediğiniz zaman getiriyorlar. Ben de o yolla isteyeceğim kitabı.
Senin kitabı da sabırsızlıkla bekliyorum, Tolga. :)
Teşekkür ederim, geçecek gibi görünmüyor ama neyse :)
Silsevindim buna, destek olmak lazım
benim kitap çıksın da o zaman konuşuruz (:
ne ameliyatı ya hu, epeydir yokum, haberler pas geçmesin:(
YanıtlaSilohoo ölsek haberin olmayacak:)
Silaz aşağılarda yazmıştım biraz baksan görürsün, bir şey yok ya omuzu kestirdim biraz:)
Arkadaşının kitabına bol satışlar dilerken, senin de kendi kitabın için başarılar diliyorum.
YanıtlaSilGüzel dileklerin için çook teşekkür ediyorum
SilBen bu kitabın çıkış haberini şirketin gönderdiği maille aldım desem. :) çalışanlarımızdan Emrah Ateş in kitabı çıktı gibi bir şeydi :) dünya küçük.. ehh alıp okumak lazım o zaman artık.
YanıtlaSilBu arada geçmiş olsun...
ehehe hakikaten dünya küçük :)
Silbu vesileyle almış olursun işte
teşekkür ederim
bol şifalar diliyorum allahtan..
YanıtlaSilemrah ateş evet biliyorum bir ara blogda aktifti şimdi pek değil, severdim yazılarını :)
çook tebrik ediyorum:))
Teşekkür ederim Mavım.
Silbakacağız artık (:
Öncelikle geçmiş olsun, sonralıkla başarıların daim olsun. Muhafazakar dergiyle anlaşmadığın iyi olmuş, kitap çıktıktan sonra daha göz önünde ana akım bir medya organıyla anlaşırsın belki. Sonuçta Pucca diye bir örnek var yani enseyi karartmamak lazım. :D
YanıtlaSilPucca yazar mı yahu :)
Silyazarlık olayına bakış açım çok farklı benim. popüler kültüre heba etmemek lazım eserlerimizi. lâkin heba etmemek içinde önce bir eseri olmalı insanın, yani bu benim fikrim
"Pucca bile" demek istediydim ben. :D Bir sürü kitap çıkardı, tabi onlara ne kadar kitap denilebilirse. E Milliyet'te falan bir aralar Güzin ablalık da yapıyordu. Yani o bile böyle şeyler yapabiliyorsa, olmayacak hiç bir şey yok bu hayatta. :D
SilHa bu arada ana akım medya organı demişken, Pucca'nın tutunduğu medya organlarına tutunmazsan iyi olur diye düşünüyorum. Sonuçta organ var organ var.
Silözellikle son zamanlarda kitapçılara gidince resmen üzülüyorum.
Siliş tamamiyle ticari amaç gütmeye başlamış
düzelecek mi?
hiç umudum yok..
cok gecmis olsun yazılarınızı takip etmeye basladım iyi bloglamalar :) eminmetin.com.tr
YanıtlaSilteşekkür ederim, her zaman beklerim :)
Sil