17 Nisan 2013 Çarşamba

Mavi bir Kelebeğin hayaletiydi 'O'


İstanbul’dan uzun zaman çıkamamanın verdiği stres ile Bayram tatilinde hemen kendimi İzmir’e attım . İzmir / Konak.

İzmir’e hep gitmek istemişimdir.. İstanbul’dan ne zaman gitmeyi kafama koysam aklıma gelen ilk şehirdi hep.
İlk günümü etrafı keşvetmeye ayırmıştım her şeyden önce. Hakikaten söyledikleri kadar varmış. Beni büyülemeye başlamıştı bile.Geceleri bile bir başka oluyormuş . Hemen kendimi bir mekana attım baya gürültülü bir yerdi , severim gürültülü yerleri bana kafamın içindekileri unutturur hep.
Bara carta curta gitme imkanı olmayanlara tavsiyem ; köprülerdir.
Altınızdan geçen arabaların sesi , gürültüsü hızı size her şeyi unutturur , ben yaparım arada hep.
Hemen barmenin yanında ki yerimi almıştım en sağ köşede oturuyordum. Biliyorum böyle ortamlarda sağınıza dertli solunuza dertli oturursa hiçbir keyif alamıyorsunuz. Ben riski en aza indirdim en azından birtek solumu boş bıraktım.
Aradan beş dakika geçti yanıma kaba saba bir herif oturdu tipinden belikli asi bir şey saç sakal uzun filan. Resmen ağzının içine bakıyorum iki çift bişey desede muhabbet etsek diye.
Bunu yapan ben olamazdım , resmen her gittiğim yere yalnızlık aşılıyordum.
Avare avare biramı yudumlarken oturduğum yerin en köşesinde en solunda bir kız çarptı gözüme.Bira bardağıyla bir şeyler konuşuyordu. Gülümsedim..
Uzun süre onu izledim , normalde tek ve kafası kıyak bir bayanı asla yalnız bırakmazdım ama bunu sadece izledim.

Dördüncü biramıda bitirdim , İzmir’in havasındanmıdır bilinmez resmen zil zurna sarhoş oldum , kendi halimede inceden gülüyordum bir yandan.
Dört biraya 25 lira ödedim , hesap gayet uygundu mekanı gözüme kestirdim. Ayaklarım hafiften sola sola kayıyordu , İzmir’i de pek bilmem daha doğrusu hiç bilmem birde kafamın güzelliği eklenirse arabamla gitmem doğru olmazdı. Ruhsatı almak için kapıyı açmamla diğer kapının açılıp , o uzunca süre kestiğim kızın arabaya binmesi bir oldu.
Şaşırdım.. bu kadar hızlı olacağını tahmin etmemiştim ki cevabı yapıştırdı;

-Çok konuşmaaa kapıyı ört çok uykum var !

Önce bir yutkundum , sonra mecburen açtım bindim arabaya.
Arabayı çalıştırdım , nerede oturuyorsun seni bırakayım çok sarhoşsun dedim.
-Bir uyutmadın haaa bırak zaten sabah olacak iki saat şurada kestireyim..

Yapacak bir şey yok , mecburen sabahı arabada edecektik. Ondan sonra hiç konuşmadık , gözlerimi açtığımda yanımda kimse yoktu. Sersemledim , acaba rüyamıydı ?
Rüya olamazdı , yan koltuk en geriye kadar çekik ve yatıktı.. Ama neden gitmişti ki ?
Çokta güzeldi.. İncecik bedeni masmavi elbisesi vardı üzerinde.
Saçları kızıl , kocaman gözleri vardı .. Zaten gözleri her erkeği etkileyebilecek güzellikteydi.

Midem fena halde ekşime yapmıştı , gidip bir şeyler yemeliyim diye düşünürken aklıma Boyoz geldi , oraya gitmeden nasıl da canım çekiyordu.
İlk bulduğum yerde nam nam namm yedim , hakikaten dedikleri kadar varmış beğendim.
Aklıma yine o kız takıldı , sonra kendime veryansın ettim.
Sözde kafa dinlemeye gelicektim ama yine gelip beni bulmuştu bu hüzün deryası..
Oysa ki neyin nesi olduğunu bile bilmiyordum , sanırım bu bilinmezlik kızı görme isteğimi gittikce arttırıyordu. Aklıma akşam gittiğim bar geldi kesin oraya tekrar gelirdi , yada bilmiyorum benimkisi bir umut işte..
Sözde gezip görecektim İzmir’i ama sırf gece çabuk gelsin diye saçma sapan zaman öldürme eylemindeydim . Akşam 11 de mekanın kapısından girdim , etrafı süzdüm o yoktu gelir umuduyla oturup bira içmeye başladım , aynı kıllı adam yine oradaydı bu sefer ben onun yanına oturdum. Selamın Aleykum birader dedim ters ters baktı.
Tırstım , ses çıkarmadım. Kesin bir derdi var diye kendimce bir sonuç çıkardım.

Kızı daha sağlıklı görebilmek ve tanıyabilmek için sadece bir bira içtim. 3 saat onu bekledim gelmedi.. Dalgın dalgın çıkarken tam dışarıda karşımda onu gördüm.
Uyuyabilmek için arabana ihtiyacım var dedi , nasıl oldu bilmiyorum anahtarı ona verdim. Bu sefer şöför koltuğuna geçti , eliyle işaret etti ve seslendi ; Atlaaaa !
Hemen yanına geçtim , çalıştırdı arabayı sürüyordu. Nereye gidiyoruz bile diyemedim.Sırasıyla bana şunu söyledi.
-Deli olduğumu düşünebilirsin , çünkü bir deliyim.
-Dün hiç uyuyamadım , şimdi uyayabileceğimiz bir yere gidiyoruz çok soru sorma.
-Adım Mavi , 25 yaşında üniversite öğrencisiyim
-3 gün daha buradayım , sen ?

Cevap veremedim , aklım hala git geller yaşıyordu.
Ağzımdan çıkan tek şey
-Mavi mii ? oldu..

-Evet , ne var beğenemedin mi senin ne adın
-Sarı .. safransarı
-O nasıl isim be gerçek adın ne
- Tolga.

M-Immmhh çok klişe
T-Neresi klişe be gayet güzel isim.
M-Ne bileyim..
T-Hem biz nereye gidiyoruz Maviş
M-Maviş miii ?
T-Hee benim muhabbet kuşum var onun adı Maviş
T-Ehehhehehe
M-Ammaan ne komiksin sen öyleee

Gittiğimiz yerin neresi olduğunu hakikaten bilmiyordum , harika bir kumsalı vardı. Oturduk..
M-Nasıl beğendin mi ?
T-Bu muydu yani iki saat yol teptik

Kuma doğru uzandı , o kocaman gözleriyle bana da uzanmamı söyledi.
İkimizde gökyüzüne bakıyorduk , yıldızlar gerçekten harikaydı..
Immmm diye bir ses çıkardım benim at gibi düşünme sesim.
Ne olduğunu anlayamadı ama o sesi duyunca gülücük patlattı..

M: Sormayacak mısın ?
T : Neyi ?
M : Gerçek adımın hakikaten Mavi olduğunu mu düşünüyorsun?
T : Bilmem , belki de Mavi’dir çok takılmadım oraya.
M: Neden buradasın?
T : Kafamı dinlemeye gelmiştim sözde.
M : Neee , ben dinlettirmiyormuyum sana , şu gökyüzüne baksana bir daha nerede bulabilirsin bu kadar yıldızı.

Uzunca bir sessizlik oluştu , sonra ağladığını gördüm. Baş parmağımla gözlerinden akan bal damlalarını sildim. Ağlaması hızlandı , burnunu eteğine sildi.
Derin bir iç çekerek sanırım senin bana anlatman gerekenler var dedim.
Bana öyle güzel cümleler kurdu ki resmen kendimi unuttum..

M- Oradan bakıldığında nasıl biri görünüyorum bilmiyorum ama , insanlara güvenemiyorum.
Çok zor dönemlerden geçtim , sen benim gibi yapma olur mu.
Her ne olursa olsun insanların seni değiştirmesine izin verme , sana yön vermek isteyenler olacaktır seni kullanmak isteyenler. Kadın olmak çok zor bu dünya da , zaten bu hayat öyle bir şey ki kimseye gelmeden önce sorulmuyor sen böyle bir dünyada yaşamak istermisin diye. Sorsalardı bu dünyaya gelmek istermiydim bilmiyorum.
Birgün yalın ayak arkama dönüp bakmadan şu koca mavi deryaya kendimi atıcam , beni bir daha bulamayacakları kadar uzaklara gidip ruhumu bir mavi kelebeğe teslim edicem.
Benimle birlikte gelirmisin ?

T- Herkesin bir hikayesi vardır Mavi , herkes kendi hikayesini en acıklı hikaye zanneder ama değildir. Hep beterin beteri vardır.
Sen çok farklı bir kızsın , ne yaşadın bilmiyorum ama son iki gündür beni etkileyen beni sana çeken bir şeyler var.. Bazen kendimi hayalet gibi hissettiriyorsun bana.. yanındayım ama yokum. Sadece seni izliyorum ve dinliyorum

M- Aynı şeyler bana da oluyor , bazen senin hayalimde canlandırdığım biri olduğunu düşünüyorum. Ve gitmenden korkuyorum.

T-Herkes bir gün gider öyle değil mi ? Bana kelebek gibi hissediyorum dedin ya sen zaten ölümsüz bir kelebeksin.
Kelebekler ömürlerinin kısa olduğunu bildiği için aşık olmaz , sevmez , sadece uçar uçabildiği kadar. Senin kanat çırpacağın çok yer var daha kendini bırakma.
Denize yürüme fikri hiç fena değil , seninle gelebilirim.

M- Ya arkanda bıraktıkların ?
T- Ya arkanda bıraktıkların ?

Ağlamaya başladı tekrar.. yine sümüğünü eteğine sildi.
Pis kız !
Ona gülümsediğmi anlayınca çok şapşalsın dedi.. Bir kadın bir erkeğe şapşal diyorsa bazı şeyleri ciddi ciddi düşünmenin vakti gelmiştir..

O gece kumsalda uyuduk , ikinci yan yana gecemizdi aynı geceye sabahladık yine , hiç sevişmeden.
Sabah uyandığımda nemden sırılsıklam olmuştum , güneş perişan etmişti beynimi.
Yanımı kontrol ettiğimde yine yoktu , off puf ederken elinde simitle geldi yanıma
Nam nam naam yedik onları orada.
O gün onu hep güldürdüm.. at gibi düşünme sesime hep gülerdi zaten bir şey bulamadığım zaman o sesi çıkartırdım hep.
Immmmmmmm
O gece artık normal biryerde yatmak istiyordum bunu ona söyledim kabul etti , akşam onu göğsüme yatırdım dip boyası gelen kızıl saçlarını okşuyordum.
Bana başıma gelen en korkunç hayaletsin dedi ilginç bir ses tonuyla.
Sonra o hayalet kelimesini parçaladı..

Hayal et..
Hayalet..

Hala kim olduğunu bilmediğim biriydi o.
Göğsüme yatıyordu ve onu tanımak için soru sormak bile gelmiyordu içimden..
Bana iyi insanların bir gün cennette buluşabileceğini söyledi. Benim cennete gideceğimden emin gibi konuştu , güldüm. Cimcikledi kolumu.


Sol kolumun uyuşukluğuyla uyandım , saat sabahın altısıydı yanımda yoktu , birden bir panik oluştu kendimi dışarıda buldum..
Nasıl oldu , nasıl gittim bilmiyorum onu buldum tam sahilde , ayakları çıplak Mavi elbisesiyle denize doğru yürüyordu.
Arkasından Maviş diye seslendim , dönüp baktı .. Gülümseyişini gördüm
Birde hoşça kal diyişini..
Hızlı hızlı kaybolup gitti koca deryanın içinde. Hala o sessizce haykırdığı “hoşça kal” kulağımda çınlıyordu , arkasından koştum. Belime kadar suya girmiştim kaybolmuştu haykırdım.. ve denizden yukarıya doğru parlayan masmasvi bir ışığı gördüm..
Onun ruhuydu , bir kelebeğin bedenine can verebilmek için yola çıkmıştı bile..

Sonra ne mi oldu ?
Uyandığımda , uyandığım için kendime lanet ettim.
Terden heryerim yapış yapış olmuştu , sanki gerçekten o suya girmiş gibiydim.
Onu tekrardan görebilmek için 2 gece üst üste onu düşünerek yattım , göremedim.
Sen artık ölümsüz bir kelebeksin , uç uçabildiğin kadar..
Gez , gör , gül , ağla yaşa.. göreceğin çok günler var..
Hoşça kal hayalet..
Hoşça kal hayal et..

30 yorum:

  1. Mavi düş kendini mavi bir elbise, ayaklarında çarıkla, siyah gecede mavi bir düşe bıraktı. senle buluştu.o sokaklarda ölesiye koştunuz eski evlerin arasında ölesiye güldünüz ölesiye ağladınız, marinaya indiniz denizin yosun kokusunu çektiniz içinize nefes aldınız. sonra uçup göğe sahile kondunuz.tek nefes alabildiğiniz yere. hala ordasınız şimdi...(Maviş)
    O anı ölümsüzleştirmenin bir yolu olsaydı, Maviş ve Sarığolan sonsuza dek orda yaşayabilirlerdi belki. Hayat inanılmaz tesadüfler ve zorluklarla dolu...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kafamda canlandırdım o mekanları , gökyüzünü heryerini.
      O an yaşandığı an ölümsüzleşti zaten.

      Sil
  2. Masal gibi bir tatil olmuş sonu da masallardaki gibi bitseymiş " ve sonsuza dek mutlu mesut yaşamışlar.." gibi hem içim de burulmazmış o zaman.

    YanıtlaSil
  3. İzmirin havası da kızları da çarpar. Ama gerçek mi hayal mi anlamadım be Sarı, o kadar içiçe,o kadar içli...kadın olmak gerçekten zor ama kaybolmak iyi değil be ama.

    YanıtlaSil
  4. Rüya gibiymiş diyecektim sen benden önce davranmışsın :P

    YanıtlaSil
  5. Hem izmir de hem de hayal aleminde güzel bir seyahat yaptım sayende.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Samimi geldiyse yazı ne mutlu bana.
      yüreğine sağlık

      Sil
  6. yazıyı okurken safransarı, şöyle diyecektim kiyorumumda:"bu yazıya kupa kızı sinek valesi fon olsun teoman'da", sonda beni bir sürpriz bekliyormuş :)ve şu cümlen, "Bir kadın bir erkeğe şapşal diyorsa bazı şeyleri ciddi ciddi düşünmenin vakti gelmiştir" , sen bu hayatı bu kadar iyi nerde öğrendin ,) ben çok uzun yazıları okuyamam pek, ama sen okuttun, eline sağlık..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazıya başlamadan önce benimde kafamda o şarkı canlandı , okurken aynı düşünceyi düşünmen ne güzel.süprizleri hiç sevmem aslında :)
      Hayat bu , öğrettiriyor kendisini ya seve seve yada .. anlarsın işte.
      Aslında her yazıma başlamadan önce sizleri düşünerek "bu sefer daha kısa yazıcam ulan" diyorum ama bir bakıyorum ki uzamış gitmiş :) üşenmeyip okuduğun için teşekkür ederim Mavi :)

      Sil
  7. Bu nasil bir gercek,:S
    Aman ne desem aman of:/
    Bara carta curta gitme imkanı olmayanlara tavsiyem ; köprülerdir.
    Altınızdan geçen arabaların sesi , gürültüsü hızı size her şeyi unutturur , ben yaparım arada hep." bu dq cok ilginc geldi bana,deneyecegim

    YanıtlaSil
  8. bu çok iyiydi be.
    son günlerde bikaç kez okudum.
    :)

    YanıtlaSil
  9. çok güzeldi ki ben uzun yazıları okumaya da üşeniyorum bazen :((

    şarkıyı da çok çok severimmmmm

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. lâl , tekrardan hoşgeldin.
      teşekkür ederim.

      Sil
  10. Offff Tolga bu yazın benim favorim çok çok güzel. Hayal ediyorum seni Mavi ile konuşurken ve çok hoş görüntü çıkıyor ortaya. Geldi mi peki hiç mavi kelebeğin?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kelebekler gitmek için yaratılmıştır gelmek için değil..
      O'nun tanrısıdır hep "veda anları" ..

      Sil
  11. Vuhuuu çok güzelmiş bu!

    YanıtlaSil
  12. Yanıtlar
    1. Gözlerin mi daldıı yoksaaaa sıkıldın mı sorulardaaan
      hiç geçmez mi gözlerindeenn bu sonbahaaar ?

      Sil
  13. Mavi yanıltır beni her zaman...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mavi asıl olandır aslında diğer renklerin arasında.

      Sil
  14. "üstünde yağmurdan başka hiçbir şey yoktu
    anlam olmak için yeterince çıplaktın
    şiirin nasıl bir şey olması gerektiğini
    hatırlatıyordu gözlerin, sana böyle inandım:
    ben inanmak için şiir yazıyorum, gözlerin
    cihangir'i hatırlatıyordu, hayal içinde fakir
    üsküdar'dan o rüyaya baktım: maviydin
    bir özletip bir geri çekiyordun denizlerini!
    usul usul inandım güzelliğin hatırına yağan
    yağmurun üstümüzde hakkı vardır, inandım
    uzak bir mavi kızın gözlerindeki bulut
    burada içimize yağacaktır, inandım, mavi
    bir yağmurluğun da olsa şiirden ıslanırdın!
    gövdene de böyle inandım, duruydu, şiirin
    nasıl bir şey olması gerektiğini hatırlatıyordu:
    öyle çıplaktın ki içinde şiirden başka
    hiçbir şey yoktu, gövden neyi hatırlatıyorsa
    ona inanıyorum, beni hatırılamasa da, biliyorum
    bazı uzaklıkların hiç mektup beklemediğini...

    bazı şiirler de bekleyemiyor yağmurun dinmesini!"
    haydar ergülen

    YanıtlaSil
  15. Heyy İzmir e gerçekten geldin mi gelmedin mi onu çözemedim! :)
    Anlatışın çok hoş, bir an kendimi içinde buldum:)
    Bazı rüyaları film yapmalılar.....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Heeyy İzmir'e gercekten gelmedim :)
      Hayıır , rüyalar hep rüyalarda kalmalı..

      Sil