31 Ekim 2013 Perşembe

Ne olursan ol yine gel / Hayallerinle Gel "Mim"



Hayal kurmak ne garip öyle değil mi..
Bizi yaratanların bizlere sunduğu bir nimet gibi de görülebilir aslında. Kimi zaman bu nimet "zulum"e bile dönüşebilir. Yalnızlığından soyutlanmak için hayallere sığınan onlarca insan var ki yazsan yazılmaz , satsan satılmaz "eksik birşey var" evet.dağılın. Neyse.
Ve biz gözlerimizi hafif kısıp dalarken hayallere , "zaman" çoktan elimize veriyor cevabı; "hadi gülüm yandan yandan.."

Beynimde filler sevişiyor. Böyle bir gürültü yok , böyle bir karmaşıklık yok!
Ağlasam gözümden sperm akacak! Kim bilir kaç fil yetim kaldı benim yüzümden.
Size kötü biri olduğumu söylemiştim.

"Pembe Kereste" ve "Maviye İz Süren" güzel bir soruyla gelmişler bana.(Kocaman teşekkürler ikinize de)
Ama ondan önce bu "Pembe Kereste" ne kadar orjinal bir isiiiim. anaaa daha yeni dank etti he :d
hay beynimi zikeyim , gözlerim okuyor ama beynime götürmüyor mu ne oluyor bazı şeyleri sonradan idrak ediyorum. Hep bu filler yüzünden!

Beyaz tuvalime hayallerimin çizilmesi istenmiş güzel güzel..
bende yazamayan yazarın hikayesini ve hayallerini çizdim.
olmuşmudur ki.

------



Yine tv karşısında uyuya kalmışım..
Oyy her yerim tutulmuş , tabii üzerimize bir pike örten yok ki anasını satayım. Anneciğim hep derdi , ne zaman koltuğa uzanırsan üzerine bir şey al örtecek , uyuyan insanın üzerine kar yağarmış diye. Oyy kesin hasta olacam.
Uğur Dündar gelse , evi bu şekil görse kesin mühürler evi. “Ulan tamam bekâr evi de bu kadarı ne laan der.”
Uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum demeyi çok isterdim ama şuan uzanıp masanın üzerinde duran dünden kalan iki dilim pizzayı götürmeyi planlıyorum.
Onca şey birikmişken kafamda nasıl olur da bunları kağıda dökemiyorum. İkibuçuk yıldır bir kitabı bitiremedim. Nasıl olur da adım atsan aşılacak mesafeyi bu kadar uçurumlara çevirebiliyorum bilmiyorum , ama bu kitabı bitirmeliyim , tek umudum bu..

Hem hiçbirşey yapmaya zamanım yok , hem de bomboş yaşıyorum bu hayatı. Nerede yanlış yapmış olabilirim ki? Keşke bazen düşünebilsem..
Sessizliği duyabiliyorum. Sanki milyarlarca insanın tüm konuşmalarını , tüm detaylarını duyabiliyorum. Şiddete meyyalim vallahi dertten!

Tek tesellim kapıcı Arif abi.
Yazılarımı destekleyen , beni fişeklemeye çalışan bir o.
Ona göre ileride çok ses getirecekmiş benim yazılarım. Arada denemelerimi ona veriyorum okuyup getiriyor. Gelirken de eli boş gelmemek için yengeye kurabiye yaptırıp getiriyor.
Şu sıralar tek mutluluğum bu kurabiyeler. Onu da sıçarken bir cinayet işliyormuşum suçluluğuna kapılıyorum.Keşke sıçmasam. Ama ona da alıştım , en azından düzenli olarak yaptığım tek şey. Ha tek o değil , birde düzenli sevişiyorum..
Tabi ki sağ elimle..

Çocukluktan gelme hayal kırıklıklarının , fakirliğin bana getirdiği en büyük artı ruhumda kusursuz bir hayalperest oluşturması. Onun sayesinde beynimde türlü türlü yerlere yolculuk ediyorum. Ama insan beyaz kağıtla baş başa kalınca , yitirdiklerini hatırlıyor. İyi huylu tanrıların gelip beni kurtarmasını çok bekledim , ama nafile. Sanırım benim beyaz kağıdım biraz kirlenmiş geçmişten , onlar da yazmaya üşenip buruşturup atmışlar hikayemi / kaderimi.

Şimdi yazıyorum yalnızlık koka koka.
Tüm hücrelerimi , tüm bu sesleri her şeyi yazıyorum.
Ve o sol yanımda gizlediğim umudu kimselere göstermiyorum. Mavi bir gelecek çizdim önüme , köşesinde göğe bakma durağı olan. Çocuklar mesela , onlar sadece evcilik oynasınlar yada sokakta köşe kapmaca oynarken düşüp dizlerini aşındırsınlar.
Birileri ellerine bir bıçak tutuşturup hırsızlık yaptırmasın. Yada baldırdan bıçaklanmak nedir bilmesin çocuklar.
Dedim ya mavi bir gelecek çizdim..
İçimde mutluluk olan.
Bir tutam da olsa,
Mutluluk..

21 Ekim 2013 Pazartesi

Ruhospu



Yine yürüyorum gölgemi kovalarcasına..
Hangi adımımı atsam bir sonra ki adımım hesap soruyor sanki "nereye?" diye. O kadar kaybolmuşum ki tanrılar öldürüyorum her adımımda , yeni baştan yaşatıyorum herkesi ; dünümü , yarınımı , umutlarımı , hayallerimi. Bir köşeye çekilip toprağa bırakıyorum tohumlarımı , oluk oluk salıyorum genlerimi toprağa . Ben bir katilim ,  bir "bebek katili". her yere bırakıyorum leşlerimi. Bazen o kadar gece oluyor ki düşlerim , dolunay kusuyorum. Bir "ay" geçen türküde yok olup kayboluyorum..

Topal bir sevdaya tutuluyorum gecenin siperine eşlik ederek. Hayallerimi sektiriyorum her adımımda. Her adımım bir pıhtı daha bırakıyor yere. Dönüp geriye bakamıyorum , gerisi karanlık / ben karanlık / geçmişim karanlık. gölgem..gölgem , o duruyor - geriye bakamam. onu orada bırakamam. Hadi adımlarıma eşlik et , gecelere küsemem , henüz çok erken..


O kadar arafta gidiyorum ki , başlangıç çizgimle bitiş çizgimin üzerine aynı anda basıp duruyorum. O kadar gidemiyorum ki bir yere , paçamdan akıtıyorum giden zamanı.. Bu kadar kararsızlık zor. Ruhumu evcilleştirsem de bedenimi kontrol edemiyorum.Sıçamıyorum , derdim çok büyük..
Götüme her seferinde tekme vuran "zaman" a sığınıyorum çoğu zaman. Her seferin de siktir çekse de yine atıyorum kendimi gecenin karanlığıyla birlikte.
O kadar karanlığım ki teslim edemiyorum kendimi hiçbir şeye. O kadar yok olmuşum ki sahip olamıyorum geceye.. O kadar geçmişim ki kendimden , dönüp hoşçakal diyemiyorum kendime..

Zaman tecavüz ediyor bedenime.Kaçılmazsa zevk alıyorum , içimde hissediyorum karanlığını
gittikce büyüyor , sevgi aşeriyorum! hayır..hayır.. lütfen biraz getirin bana. izi kalmasın , çok korkuyorum.
Mutluluk aşeriyorum.. Lütfen üzerime serpiştirsin birileri , bulamıyorum..
Sabır..sabır bitiyor yavaş yavaş , umutsuzluk çökünce her adıma,
haber ruhunun en derininden geliyor;
müjdemi isterim!
Nur topu gibi bir yalnızlığınız daha var..

12 Ekim 2013 Cumartesi

İyi Bayramlaaar / Bayram Mimi


Selamlar.
Zaman ne kadar çabuk geçiyor değil mi..
Bi ara “zaman” ı dişi olarak kavramıştım. Zihnimde öyle bellemiştim / ya da kendimi inandırmaya çalışmıştım.
Hep o mu bizi sikecek , biraz da ben çemkireyim arkasından diye düşündüm..
Ama sadece düşündüm.. Olmuyor a dostlar karşı koyamıyoruz bu nusubete.
Ama bu nusubetin akışına kendinizi kaptırıp insanları kırmayın olur mu. Şuan Neşet Ertaş dinliyorum,  “günah benim kime ne” diyor baba.. Baba her şeyi güzel diyor. Soruda da var gerçi ama , bazen ağlamak isteyip ağlayamadığım zaman Neşet Baba’nın yüreğine sığınırım , o alıp götürür uzaklara beni..

Bayram geldi , hoş geldi..
Allah herkesin niyetini kabul etsin babamda bir tane koç almış. Bana diyo oğlum sen boğazlayabilir misin. Dedim yürü git. O işi yapanlara Allah sabır versin , sonuçta bir can gidiyor.
İnsan öldürmek daha şefkatli olur herhalde , yani öyle olmalı.. bir ara niyetlenmiştim.
Neyse uzun hikaye..

Bir kamu spotu geçip , onlar da bir can , ibadetinizi uygun ortamlarda yapın diyeyim ve bu güzel soruların sahibi , şiire şiirler karşılık veren güzel insan Duygu Seçer ‘ e teşekkür edeyim.

İyi Bayramlar..

1. En çok kırıldığın/incindiğin kelime?
   Elveda..

2. "Herkesin kullandığı bir kelime olur, ama senin için bir insan olur, o özel insan o kelimeyi kullanınca   "alınırsın" ne düşünüyorsun?
   Soruyu sen hazırladıysan çok karışık sormuşsun Duygu :)

3. Seni en çok duygulandıran şarkı?
Neşet Ertaş – Zülüf dökülmüş yüze

   4. Daha önce seni bırakan birisi geldi senden ikinci şans istedi sen de verdin ama buna rağmen yine bırakıp gitti...Şimdi pişman! Ne yaparsın, ne hissedersin?
Böyle bir soru sorulmuş ama ikinci bir şansı genelde vermem.
Olur da verirsem eğer bu eskisi gibi hiçbir zaman olmaz , sadece selam alınır selam verilir. Zîra gitse bile bir şey değişmez yani.

5. Nefret mi Aşk mı?
 Nefret hiç hafife alınacak bir duygu değildir.
İçinde tonlarca “sevda pıhtısı” taşır. Çünkü bir insan çok sevmediği birine nefret duygusu beslemez. Nefret bir acının dışa vurmasıdır , nefret aslında insanın kendi kalbiyle olan savaşıdır.
Ama şarkıda da ne diyor; “savaşma seviş benle..”
O yüzden aşk..

6. Birinin kalbini kırdığında nasıl gönlünü alırsın?
     Benim kafa yapımda biriyse kitap alıp , içine bir mektup yazarım. Değilse onun sevdiği bir şiiri seslendirerek ona iletirim. Oda değilse , gidip kalbini niçin kırdıysam onu düzeltmeye çalışırım. İnsan kalbi çabuk kırılır ama eski haline çok zor gelir , o yüzden kimseyi kırmamaya hep özen gösteririm.

7. Nasıl ağlarsın? Bağırarak mı? İçine akıtarak mı?
    Sessiz ağlarım..
İçimdekileri biriktirir biriktirir öyle salarım hepsini. Fonda kesinlikle bir Neşet Ertaş ya da Yusuf Hayaloğlu olur. Elimde soğumaya yüz tutmuş bir çay bardağı..

8. En korktuğun şey?
    Yatakta gol atamamak

9. Ruhun sıkıldığında ne yapmayı seversin? Kendini nasıl sakinleştirirsin/dinlendirirsin?
 
Bu konuda çok saçma bir insanım..
  Her şey yaparım.
Sevişirim , o olmuyorsa solo olanı , atlarım bir arabaya nereye gideceğimi bilmeden. Yolculuk kimi zaman unutturur bazı şeyleri. Gideceğim yolun sonu kesinlikle bir sahil de biter.. Mavi hep iyi gelir bana , hep huzur verir..
Ben inanıyorum ki denizi gören hiçbir canlı sinirli kalamaz.. Hele birde çalıyorsa arkada bir Selanik Türküsü ; “ Bir fırtına tuttu bizi deryaya kardı..”
Ohh derin bir nefes çekesim geldi bak..

10. Bazen kızılmasından hoşlanırsın, peki en çok ne için kızılmasını seversin?
Sevdiğim insanlarla uğraşmayı severim :)
Onların da gıcık olduğunu görünce daha bi hoşuma gider uğrasması :)

11. Şiir/müzik/öykü/deneme?
      Şair ceketli adam..

12. En son ne için ağladın?
Babaannemi uğurlarken..

13. Birinde hemen etkilendiğin özellik?
Şiir seven okuyan insanlara zaafım var.
Hele bir de “Erkan Oğur” dinliyorsa..

14. Dayanamadığın şey?
Haklı olmak için sesini yükseltip konuşur ya bazıları.. Hayatta dayanamam , ya kavga çıkarırım ya da çeker giderim , ortası yok.
He bir de kendini çok fazla bir şey sanıp karşı tarafı “umursamıyorum seni” havalarına girenlere de dayanamam , anında rencide ederim.

15. En sevdiğin duygu?
Orgazm sonrası sigara.
Yok yok bu değil :)
Hani böyle bir iyilik yaparsın da biri sevinir mutlu olur ya. Ama o kişi senin o iyiliği yaptığını bilmez. Sende uzaktan onun o mutluluğunu izlersin ya
Heh işte o..

Güzel sorular için bir kez daha teşekkürler.
Son olarak bir Turgut Uyar dizesiyle veda edeyim bu yazıya;

“Eylül toparlandı gitti işte.
Ekim filan da gider bu gidişle..”
 


7 Ekim 2013 Pazartesi

Kısa..



Ve ben,
Gülüşümü emanet etmiştim gözlerine.
Bundandır gözlerine hasretim..

t.yazıcı
07/09/2013  01:04