28 Eylül 2013 Cumartesi

Tuncel Kurtiz Anısına / Bloğum Seslendi /




Ustam!
Aklım firarda.
Gözbebeklerimde müebbet hüzün,
Dilimde ay kesiği bir yara,
Düşüm kırık dökük,
Umudumun boynu bükük,
Bir öksüzün omuzlarında sukut.
Yüreğim sana emanet sıkı tut.
Tut ki; kancık pusulara düşmesin.
Bir hain kurşunu gelip deşmesin.

Ustam,
Ne zaman o senin bildiğin zaman,
Ne sevda gördüğün masallardaki.
Eskiden,
Halı tezgahında dokunurdu aşklar,
Nakış nakış, körpe kız ellerinde.
Mendillere yazılırdı isimler,
Yüreklere kazılırdı gizlice.
Sevdalılar asil ve de yürekli
Sevdalar, kavgalar iki kişilik.
Oysa şimdi;
Çorak gönüllere ekiliyor sevdalar seher vakitlerinde.
Meşru sevdalardan,
Gayrı meşru acılar doğuyor kundaklara,
Günahkar gecelerden.

Beni herkes sevdaya asi sanır,
Oysa aşk, beni nerde görse tanır,
Hasret tanır,
Zulüm tanır,
Ölüm tanır,
Yüzüm yüzümden utanır.

Yorgunum ustam;
Ne katıksız somun isterim senden,
Ne bir tas su,
Ne taş yastıkta bir gece uykusu.
Var gücünle asıl sükunetime,
Çığlığım kopsun,
Uzat ellerini güneşe dokun,
Uyandır uykusundan,
Tut yüreğimden ustam tut,
Tut beni, sür güne..

Serkan Uçar

24 Eylül 2013 Salı

Zafer Akkaş "Eylül"




Eylül’dü.
Dalından kopan yaprakların
Sararan yanlarına yazdım adını
Sahte bir gülüşten ibarettin oysa.
Ve hiç bilmedin ellerimin soğuğunu.
Eylül’dü.
Di’li geçmiş bir zamandı yaşadığımız
Adımlarımızın kısalığı bundandı
Bundandı gözlerimin durgunluğu.
Sarı sıcak cümlelerde sözün kadar yalan,
Ellerin kadar ıssız,
Sen kadar zamansız molalar veriyordum
Ve çocuksu bir bencillikti hüznümüz.
Eylül’dü.
İzlerini çizdiği zaman ansızın gidişin,
Şimdi yoktu bi anlamı suskunluğun.
Çırılçıplak kalakaldım sessizliğinin orta yerinde.
Sonra sesime yankı vermeyen uçurumlar kıyısında yürüdüm bir zaman
En çok sesini aradım.
Gözlerinse asılı bıraktığın yerdeydiler hâlâ.
Gözlerini sildi zaman..
Dedim ya… Eylül’dü.
Savruluşu bundandı kimsesizliğimizin.

Zafer Akkaş "Eylül"




Eylül’dü.
Dalından kopan yaprakların
Sararan yanlarına yazdım adını
Sahte bir gülüşten ibarettin oysa.
Ve hiç bilmedin ellerimin soğuğunu.
Eylül’dü.
Di’li geçmiş bir zamandı yaşadığımız
Adımlarımızın kısalığı bundandı
Bundandı gözlerimin durgunluğu.
Sarı sıcak cümlelerde sözün kadar yalan,
Ellerin kadar ıssız,
Sen kadar zamansız molalar veriyordum
Ve çocuksu bir bencillikti hüznümüz.
Eylül’dü.
İzlerini çizdiği zaman ansızın gidişin,
Şimdi yoktu bi anlamı suskunluğun.
Çırılçıplak kalakaldım sessizliğinin orta yerinde.
Sonra sesime yankı vermeyen uçurumlar kıyısında yürüdüm bir zaman
En çok sesini aradım.
Gözlerinse asılı bıraktığın yerdeydiler hâlâ.
Gözlerini sildi zaman..
Dedim ya… Eylül’dü.
Savruluşu bundandı kimsesizliğimizin.

21 Eylül 2013 Cumartesi

Anlarsın işte..



Bugünlerde bir garibim işte
Gündüzleri bile uyuyamıyorum artık.
Geceler çok aydınlık geliyor bana
Sabahları iki tek atmadan günaydın demiyorum kimseye
Tütünümü sararken, zıvana misali üstünden geçiyorum hayatın artık..

Bugünlerde unuttum sevda türkülerini
Ne zaman biri bassa ayağıma eyvAllah çekiyorum.
Beklemiyorum artık gidenleri..
Hoş.. peşinden su döktüklerim,
Birer birer işediler tepeme..

Ben hiç gidenleri beklemedim,
Çünkü hiç gelmediler..
Ne zaman birine el sallasam
Yapıştırdı 5 parmağı hayat..

Bugünlerde bir garibim işte
Her aşktan sonra yas kokusu geliyor burnuma
Ve kınalar kıça doğru yakılıyor artık
Kimse göstermiyor gerçek yüzünü
Yada ben görmek istemiyorum..

Sevda türküleri karışmış çiyanların arasına
Her yıldız kayışı bir terk edilişiymiş..
Oysa ki gökyüzüdür aşkı insana anlatan
Onları son gördüğümde bir sürüydüler
Parıl parıl parlıyorlardı
Öyle bir baktılarki bana
İçime dert oldu son bakışları.
Yeniden sevdayı hatırlattılar bana..

Ahh ah yıldızlara kızamıyorum
Kızgınlığım geceye
Karanlık yanımla buluşturuyor hep beni
Hep seni anlatıyor o karanlık yüzü
Gölgem gibi hep beni takip ediyor..

Diyorumya bugünlerde bir garibim işte
Seni çok özlesemde gel diyemiyorum
Ama gel ..
Birgün eskimiş kapımı açıp sessizce içeri gir..
Kimse duymasın seni.
Sessizce yanıma sokul.
Karart gözlerini gecenin ışığına.
Öyle yorgunum ki hiç sorma..
Beni bir sen anlarsın...
Kanat çırpamıyorum artık hayata
Tütün çöktü ciğerlerime
Ahh birde yokluğunun sesi
Sensizliğin şu lanet garip nefesi..
Tepki vermiyorum artık gidenlere
Dedim ya çok yorgunum
Anlarsın işte..

02.12.2011
t.yazıcı

9 Eylül 2013 Pazartesi

O uçak birgün gelecek! [ Mim ]




Gelicek diyorum.. O gemi / uçak birgün gelecek..
El sallıyorum.
Gelir mi harbiden ? Yoksa hayatın öngördüğü şeyi yine uygulayıp siktir olup gider mi..
Sahi gitmek..
Ne ara bu kadar kolay oldu ?
Ne ara çekip gitmeyi doğru bilir oldu bu yürekler..
Hangi ara bu kadar acımasız olduk biz ?

“Bilirsiniz her şair biraz kaçıktır,
Yada kupkuru bir kara sevdayla, sırılsıklam aşıktır..“

Demiştim bir ara hatırlarsanız.. Burada “şair” sıfatını geçirenlerin somut yalnızlıklarından bahsetmek istemiştim aslında biraz da.
Yalnızlık şairleri çeker bir mıknatıs gibi. Çeker de bırakmaz..

Her şair biraz sevgi arsızıdır aslında. Açtır bu sevgiye.
Ve herkesi kendisi gibi zanneder , ona güzel sözler söyler. Bu aşk / meşk değil he , çevresindekilere / ulaşabildiklerini hep mutlu etmeye çalışır.
Hayat ona ne kadar hoyrat ve sert davranmışsa o , o sertliği sol yanıyla yumuşatıp karşı tarafa en güzel / naif haliyle sunar..
Ona bahşedilen bu güzel kelimeleri çevresindekilere sunar, sunar ki ; mutlu olsunlar , sunar ki bir çift gülen yüzü daha yollasın şu koduğumun hayatına inat..

Biz hayatın makul çocuklarıyız..Aşk hariç

Herkes gönlünde ki kadar , yüreği kadar korkar. Ama bu korkularınız can yakmaya başladı artık. Size her güzel söz söyleyen kişi size aşık değildir.
Aşkı bu kadar baside indirgemeyin efendiler..


Bloğunu yeni keşvettiğim , kedisiyle , köpeğiyle (adı Otis’di sanırım) :)
Kedimin Hobi Defteri “ beni şettirmiş güzel güzel..
Eee bu güzel sorulara cevap vermeden olmaz değil mi :)

 
HAYATINIZDA  HIC  MUCIZE  OLARAK  NITELENDIREBILECEGINIZ  BIR  OLAY     YASADINIZ MI?

Ölmem gereken bir yerde ölmedim..
Sonra küllerimden doğdum yeniden.
Sonra yine tökezledim..
Yine dirildim..

ALMAYI  DÜSÜNÜP  DE  ALAMADIGINIZ  NE?

Arabaaaaaaaa
:(

KIYAFET  KONUSUNDA TAKINTILARINIZ VAR MI?

Öyle bir takıntım yok ama , aynı tip renkler giyinmemeye özen gösteriyorum. Zıt renkler hoşuma gidiyor :)

NEFRET ETTIGINIZ HUYLAR VE INSANLAR ?

Önyargılar..Önyargılar..Önyargılar..
Ne pis bir şey bu ya. Bu nahlet şeylerin yüzünden o kadar çok insan kaybettim ki.
Ziktiğim hayatında bir sürü olumsuzluk / sıkıntı / dert varken neden takarsınız / neden başka türlüsünü görmemek için diretirsiniz kendinizi..
Sorarım size , kalp kırmak ne ara alışkanlık haline geldi ?

SIZI EN NET TANIMLAYAN KELIME?

At hırsızı

HAYATA YENIDEN GELME SANSINIZ OLSA HANGI ÜLKEDE DOGARSINIZ?

Bilmem , hiç düşünmedim..
Ama yine Türkiye olsun isterdim yaaa. Hatta İstanbul
ama öyle zamana denk getirmeli ki doğuşum , RTE siz bir zaman istiyorum.

TEK BASINA BIR INSAN KEYIFLENMEK ICIN NE YAPABILIR?

Bekar ve yalnız bir erkek bunu nasıl cevaplar acep :D
Öyle bakmayın , onun yerini hiçbişey tutmuyor anasını satayım :))

NIKAH MASASINDA EVLENECEGINIZ KISIDEN HAYIR CEVABI ALIRSANIZ NE YAPARSINIZ?

Ebesine söverim

INSAN KADERINI MI YASAR ,KADERINI MI YAZAR?

O şemsiye her türlü göte giriyor bir sefer , sen ne yaparsan yap :)
Biz yaşıyoruz sanırım..

AKLINA GELEN ILK INGLIZCE KELIME? A

Pantyhose

INTERNETTE SAHIP OLDUGUNUZ ILK NICKNAME?

Suistimal

İsteyen herkes cevaplıyabilir kendi bloğunda,
gözlerinizden öperim.

4 Eylül 2013 Çarşamba

Gittim , Gezdim , Gördüm [ Altınoluk ]




Yola çıktım bende , kafamda onca çiftleşen kelimelerin gürültüsüne aldırmadan.
Ve şunu anladım ki kafanızdakileri dağıtmak / unutmak istiyorsanız araba kullanın uzun yolda.
İnsan kalbi öyle bir şey ki , her şeyin önüne geçiyor bu “sorumluluk” illeti. O kadar can taşıyınca aşkmış meşkmiş kıl tüy hepsi uçup gidiyor aklından.
Ama arada gözlerim dalmadı değil , onda da suçu türkülere attım hep , ama atılmıyacak gibi de değil ne sarıyor biliyor musunuz “Erkan Oğur” dinlemek uzun yolda.
He birde ince bir ayrıntı , özellikle uzun yolda ard arda dört türkü dinleyemiyorsunuz. Hemen arkada homurdanmalar başlıyor  “ değiş artık aga yaa uyuyacaz “
Uyursanız uyuyun mına koyim , şöför benim lan! Her şeye hakkım var benim..

Altınoluğa gittik , İstanbul / Altınoluk arabayla altı saat sürdü.
Bu zamana kadar böyle keyifli tatil yaptığımı hiç hatırlamıyorum. Gerçi , tatil yaptım mı ki “böylesini görmedim” diyorum ama hakikaten iyidi.
İstanbul’un gürültüsünden öyle yorulmuştum ki , kafam infilak etmek üzereydi.

Altınoluk nasıl mı ? Çoook çok güzel.
Kesinlikle o Hasanboğuldu’ya , Pınarbaşına / Kazdağlarına ve Altınolukta denize girmeden ölmeyin.
Çanakkale / Balıkesir arasında bir yer.
Henüz oraya giderken , Kaz dağlarından geçerken sizi şöyle bir mesaj bekliyor ; “Oksijen Cumhuriyeti’ne hoş geldiniz”
Ama hakikaten dediği kadar var ya böyle bir şey yok. İstanbul’da oturan arkadaşlar; durmayın hacılar gidin bir hafta ciğerleri bir tazeleyin.
Erkeklerin tacizlerinden / laf atmalarından sıkılan bayan arkadaşlar sizde kesinlikle gidin..
Kaz Dağlarında bir şelale var onu geçtim normal Altınoluk denizi bile o kadar soğuk ki , cinsiyet kavramı kalmıyor , sonu görüyorsun , finish finish  :))
Nerden mi biliyorum ? ( :((( )
Ulan gittim , ilk iki gün pskolojim bozuldu. Ne bileyim soğuk suyun benim kıymetlimi alıp götüreceğini.. Çok zor anlar yaşadım. Gidip kimseye de diyemiyorum ki Junior Tolga’yı kaybettim hükümsüzüm..
Neyse ki bu durum şelalede elli li yaşlarında bir amcanın bizi uyarmasıyla son buldu;
Yaklaştı yanımıza “Beyler dedi evlimisiniz çoluk çocuk var mı “ dedi.
Şaşırdım tabi direk öyle diyince “ Yok ağabey , sap sapına takılıyoruz biz”
“Olum dedi önce bir çocuğu garantiye alaydınız , siftahı yapmadan bu suya girilir mi”
Ulan!!! Bir şaışırdım! Adama sarılasım geldi , hücrelerim ve hormonlarım birden hareketlendi vee derindeenn bir ooohhh çektim :)))



Neyse , en önemli sorunu çözdükten sonra etrafımız da bulunan tarihi yerleri gezmeye koyuldum. “Zeus Altları” – “Adatepe”  - “Yeşilyurt köyü” buraları gezme olanağı buldum , taş evleri – doğası – asırlık çınarları. – şelaleleri ..  Dedim herhalde cennet böyle bir yer olmalı..






  Tolga Zalımses!

 Yok ebesinin damı :d




Akşamları çarşı ortamı da çok güzel ve iyi. Hem aileler için hem gençler için güzel mekanlar / kafeler var.
Gerçi sahilde klasik kumsala inilip bira içip şarkı söyleme olayları hep aynı..
Mütevazi olamıyacağım tek şey sesimdir. İyi türkü söylerim.
Eeee kumsala inip , maviliği koynumuza alıp türkü söylememek olur mu ?
Bir ara kaptırmışım kendimi , türkü bitti kafamı bi çevirdim arkamda ki insanların sayısı artmış bile.. Türkülerimize sahip çıkalım efendiler..
Tam o sırada bir amcaya gözüm ilişti , on metre ötemde oturmuş şarabını içiyordu tek başına.
Üşenmeyip yanına gittim çömdüm , “hayırdır ağabey çok dertli gördüm seni” dedim
“eee dertlendirdin be ortak” deyip sırtımı sıvazladı..
“Varmıdır ağabey istediğin bir türkü mırıldanayım” dedim. “Vallahi ortak eğer söyleyebilirsen bir Gesi Bağları patlatsana bee “ dedi ve sessiz sessiz kendince söyledi nakarat kısmını. “Kaybettiklerimize he “ dedim. Şarabından bir yudum alıp sırtımı sıvazladı tekrardan.. Bende söyledim ; “Yitirdim yarimi aman aranıyorum….”

Böyleydi işte..
Kısaydı ama güzeldi..
Amaaan , önemli olan işlevi. Kafayı az biraz dağıttık mı dağıttık.
Ama iyiydi be
Türkü tadında iyi..

2 Eylül 2013 Pazartesi

Özlem'e..



Gözlerini gördüğümden beri ,
Başka hiçbir şiire inanmıyorum..
Hiçbir çiçek adı ,
Börtü , böcekler,
Ne o çok sevdiğim Eylül ayı,
Ne güneşe aç mevsimler.
Ne de maviyi çatlatan o eşsiz gökkuşağı
Hiçbiri önüne geçemiyor;
Bakışlarında ki eşsiz renk cümbüşünün

Yokluğunu içime çektiğimden beri,
Başka hiçbir acıya inanmıyorum..
Ne kıçı kırık bir melodi,
Ne dağları ortadan ikiye ayıran bağlama teli
Hiçbiri önüne geçemiyor;
Yüreğimde susturulmuş sesinin güftesinin..
Andını andığımdan beri,
Başka hiçbir hasrete kin tutmuyor yüreğim..
Ne beklediğim Eylül ayı,
Ne de geceyi bekleyişlerim..

Senden önce söylendi diye,
"Seni" sen yapıyor
O sihirli iki kelime;
"Seni özledim.."

t.yazıcı
 30/08/2013