26 Haziran 2012 Salı

Zekoyla düştük yollara.. ' Yeşilköy geyiği'


Yazın gelmesiyle o sonbahardaki ayrılık kokusu yerini aşk kokusuna bıraktı. Ama ben hiç sevmiyorum yazın yaşanılan aşkları , çoğu zaman öldürme cinsinden kurulmuş duygucuklar oluyor.. Heyy bana öyle bakmayın pis insanlar sizi kıskanmıyorum !
Yolda el ele tutuşup gezen çiftleri görünce bir iç çeksemde , akabinde geçen bazı çiftler beni gülmekten öldürüyor :) yahu resmen güreşiyorlar , hayde bre pehlivaaan der gibi o onun boynuna atmış kolunu o onun boynuna..

Neyse , dediğim gibi ben Sonbaharda yaşanılan aşkları çok severim. Heleki imkanınız varsa Galatasaray lisesinin oradan bir geçin ilk fırsatta.. Resmen her dökülen yaprak bir şarkı edasıyla duruyor yerde. O’an ilk gördüğünüz kıza tutulabilir , hatta aşk tomurcukları bile oluşturabilirsiniz sol üst köşenizde..
Bazen birine vurulmak için onun sadece güzel olması yetmez , bulunduğunuz ortam , dinlediğiniz bir şarkı kii İETT 98S Bakırköy hattında yaşadığım kısa süreli aşk hikayemi bir ara yazmayı düşünüyorum..
Bak aklıma geldi yine içlendim :\

Mehmet ağabeynin orada çayımı yudumlarken (çay Mehmet abide içilir!! ) aklıma “Aşk, sakızdan çıkan sözler kadar basit olmaya devam ettikçe, insanlarda onu çiğneyip tükürmeye devam edecekler.” Sözü geldi birden..
Sonra kısa kısa film replikleri canlanmaya başladı kafamda.
Sevgi neydi?
Sevgi iyilikti, dostluktu
Sevgi emekti...

Durursam bir daha kurtulamam.
Ziyanı yok gülüşü yeter bize.
Yüreğim kaydıysa günah mı?
Çamura saplansam yardıma gelir misin?
Elinin tuttum, sıcacıktı. Yüreği elimdeymiş gibi.
Elinden tutuversem benimle gelir mi?
Seninim işte, alıp götürsene beni.
Elveda Asya'm. Selvi boylum, al yazmalım, elveda. Bitmemiş türküm benim...

Hey gidi hey .. önceden dahamı sığ yaşanıyordu aşklar ? Üzerimize çöken batı kültürü sanırım aşkıda bölük börçük ediyor..
Sevda denilen şey göbek deliğimizin bir karış altında kalıyor çoğu zaman..

Tam yeni bir çay söylüyecekken bizim Zeko’yu gördüm (Emrah). Arabayı yine çekti sokağın en başına
Konuşmadaki kişiler Emrah (E) Tolga (T) çok yaratıcıyım :D

T : Olum arabayı az daha ileri al birgün biri iyi geçiricek arka tarafa
E: Onun heycanı hayatıma renk katıyor Bro siktir et ha biri vurcak ha vurmucak , enteresan..
T : La git yıkat şu arabayı şu kaputtaki izi görünce içim parçalanıyor.
E : İşemeseydin o zaman oraya at ağızlı .. -Mehmet abi iki çay !
T : Vicdanımı sızlatıyorsun deme öyle bir daha işerim.. kalk hadi seni dediğim sosyete yere götüreyim iyi gezilecek yer..
E : Çaya düşelim bekle.. hatırlıyon dimi lan orayı göte gelmiyelim sonra
T: Ben varyaa beeennn ne anasının gözüyüm ben
E : Şu hallere bak kalk hadi amk bi çay içirmedin

Navigosyon gibi adamım diye boşa övünmüyorum laaapppss diye buldum orayı. Hemen isparksız gördüğümüz ilk park yerine konumlandık.

T : Hay senin park edeceğin yeri sikeyim ! lan tır girer oraya
E : Ilık ılık konuşma benle sikerim belanı
E : Hassiktir olum evlere bak lan çok iyi.. İnsan burada yaşlanmaz şu sessizliğe bak
T : Bu sessizlik böyle iyi , aferin tanrıya herkes uyusun hoşlanıyorum !
E : İç ettin yine güzelim şiiri amk .. o değilde burada oturmak istermiydin lan ?
T : Yok. İstemem.
E: Nideeen ?
T : Metrobüse uzak amk !
E : Mafettin beni Tolga yedin bitirdin beni senin düşünce tarzını …
E : O değilde hakket iyimiş la ben İstanbul’da hem böyle şaşalı hemde bu kadar güzel yer görmedim burayı gösterdiğin iyi oldu ..
T : şuradan iki leblebi filan alda denize karşı götürelim

http://www.youtube.com/watch?v=lNSirgeKVv0&feature=related  Behzat’taki bu sahneyi bizzat yaşattığı içinde Sayın Zeko’ya teşekkürlerimi birkez daha sunuyorum !!

E : Ne bakıyon lan yan yan..
T : Senin kuruyemiş yiyişini s….
E : o nasıl küfür la
T : Karışık kuruyemiş bu amk önce fıstıkları niye götürüyon !
E : hepsini karıştırınca midem yanıyo
E : ye işte amk suçlu hissetirme kendimi .. gelde şu kayalıklara çıkıp türkü çığıralım beni vidyoya çek biri istedi ona göndericem.

T : İyi geyik yapıyorduk yav şimdi yine efkarlar efkarlar pöf tamam.

Emrah  , 4 dakikalık titizlikle söylediği ön konuşmadan sonra şarkıya girerken o eşsiz suratıyla “ NNaaaaayy “ diye şarkıya girince ben tabi “pooeuahushuhahuu” diye gülmeye başlıyorum .. Bir başka versiyonu : http://www.youtube.com/watch?v=dK9CeTHQ5RQ&feature=plcp


Neyse , beşinci denemede bu işi tamamladık gayette güzel oldu..

Akşam güneş battıktan sonra tabi Yeşilköy harbiden sosyetelerin yeri , lanet olsun kızlarıda çok güzel sürekli tahılla beslendikleri içinmi acaba ..
Baktım etrafıma epey kalabalık , dedim Emo al telefonumu şimdi bi hareket yapıcam al çek beni kameraya ( at ağızlı gidip foto çekmiş) 
karşımda İstanbul en güzel şekliyle duruyor.. 
Denize baktım aklıma Cem Yılmaz geyiği geldi ,
İstanbul'un silüetine bakıyor bazısı Yahya Kemal oluyor.
O silüet onda öyle bir his uyandırıyor.

Bazısı bakıyor aynı silüete diyorki:
Ulan İstanbul sen mi büyüksün ben mi? Ananı sikicem senin

Aynı istanbul ama bünyedeki reaksiyonu başka.
:)))
 Not : Deli değilim.
:)))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder