6 Ekim 2015 Salı

Haydi Şampiyon! Şimdi Sırası Değil!

Amansız rakibi karşısında zorlandığı göz bebeğinin ferine düşen gölgeden anlaşılıyordu adamın. Olanca gücüyle siper aldı, hayati yerlerini korumaya çalışıyordu ama yenildiği aldığı her darbede dizlerinin biraz daha çökmesiyle anlaşılıyordu. Yine de hiçbir şey olmamış gibi karşısında kendisine zorla “peeess” dedirtmeye çalışan darbelere yenilmediğini göstermek istiyordu. “Bu son” diyordu her darbeden sonra, “bu son, bitecek; biliyorum o da yorulacak ve artık darbe üstüne darbe atmaktan vazgeçecek.”

Durmuyordu, durmayacağını da biliyordu adam. Yine de umut denilen o dört harflik ütopyayı kısa sürelide olsa canlandırmak istiyordu. Bir sefer, çok kısa sürelide olsa yere yığıldı adam, kalkmayı denedi, sendeledi. Yüz üstü yatıyordu, solmuştu artık yüzü. Durmuştu sadece çene kasını çalıştırmak için kullandığı tebessüm ifadesi. Gülmüyordu bu sefer, nabzı tavan yapıyor nefes alış verişi giderek azalıyordu. Sayıyordu hakem,  10-9-8-7.. güçsüz düşen kollarıyla bir hamle yapmak istedi, beceremedi.. 6..5..4 bir ses duydu, sesler. Kafasını çevirdiğinde hala ona doğru gülebilen birilerini gördü; başarabilirsin, hadi, sen bu değilsin seslerini işitti. Hakem iki dedikten bir saniye sonra kalktı, yani son anda, son nefeste. Rakibi hafifte olsa sinirlenmişti, darbelerini daha hızlı indirdi. Bir kuralı hatırladı adam; hayatına benzettiği “iki ters bir düz” teriminin ne kadar doğru olduğunu düşündü. Gerçekten kaybedebilmek için o beyaz havlunun ringe atılması gerektiğini düşündü. Kenardaki hocası ona hala ‘hadii, başarabilirsin’ gibisinden şeyler söylerken adam rakibinin sağlı sollu darbeleriyle iyice kendinden geçiyordu. “Tamam” dedi bu sefer sesli bir şekilde. “Tamam artık, bırakıyorum; yoruldum.. pes demeyeceğim, kaybetmenin de bir onuru var, doğrudan yere serileceğim, bir leş gibi.. tiksinerek bakacaklar bana ama yenildi demeyecekler.”

Düştü adam. “Düşüşün de heybetlisi varmış” diye sesini yükseltti maçın spikeri. Seyirciler ayakta alkışlayarak karşıladı bu yenilişi. Büyük kaybetmişti adam, kaybetmenin bile korkunç yanını gözler önüne seriyordu. Kimi seyirciler bu anı ölümsüzleştirecek fotoğraflar bile çekinmeye başlamışlardı kendi aralarında. Adam son olarak kendisine inanan gözlerle baktığını düşündüğü bir çift göz aradı ama bulamadı. Yenilmenin en has koşuluydu sanırım bu. Kaybetmekten ziyade yenilmek terimi biraz daha ağır basıyordu yok olmak için. Yok olmuştu bu adam, yok.. bir saniye sayın seyirciler adam birden dirildi, şuan tüm seyircilere susun işareti yapıyor, sanırım bir şeyler diyecek;
“Çok darbe aldım, çok mücadele ettim. İstirham ediyorum, nakavt oldu demeyin. Nakavt oldu demeyin. Yenildi deyin ama nakavt oldu demeyin. Kaybetti deyin ama nakavt oldu demeyin. Çok direndi deyin ama nakavt oldu demeyin. Çok yıprandı deyim ama nakavt oldu demeyin. Çok.. çok.. ç..”
Evet sayın seyirciler, adam bütün heybetiyle yıkıldı. Veee evet, kararı açıklamak için Tanrı sahaya iniyor. Bütün gözler Tanrının üzerinde.. Etrafta büyük sessizlik ve karar açıklanıyor;

“NAKAVT”

14 yorum:

  1. Vay be gene de “NAKAVT bu budur adalet şimdi ...yüreğinin sesine sağlık güzel insan çok güzel bir yazı olmuş dokundu yine bu bünyeye :(

    YanıtlaSil
  2. Yazılarınızı gerçekten çok beğeniyorum. Bir fanzin dergisine veya herhangi bir yere yazıyor musunuz? Yazmıyorsanız neden yazmıyorsunuz :)
    Etrafta sırf popüler kültürden ötürü nam yapmış o kadar saçma salak yazarlar var ki.. Senin gibi yazarları insanların daha çok tanıması ve bilmesi lazım diye düşünüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. var(dı)
      nasıl bir uğursuzluksa bendeki, tam anlaşıp yazmaya başlıyorum dergi kapanıyor :p
      eyvallah.. saçma demeyelim herkes kendine göre yazar, bende yazıyorum işte yazabildiğim kadar

      Sil
  3. Kalkıp son yumruğu da hakeme çaksaymış

    YanıtlaSil
  4. “Düşüşün de heybetlisi varmış” Düşersek heybetli düşelim bırak diyecekse bir tek Tanrı desin Nakavt.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. o nakavt olacağımızın bilincindeydi hep
      söylemedi..
      dargınım ona da

      Sil
  5. Duyguyu yoğun katıyorsun. Bunu beğeniyorum gerçekten, eline sağlık...

    YanıtlaSil
  6. kaybetmenin de bir onuru var...
    yine çok iyi yazmışsın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kimleri görüyorum kimleri :)
      teşekkür ederimm

      Sil
  7. Geçen gün bir ortamda Boks müsabakasına denk gelmiştim.
    İnsanlara/hayvanlara velhasılı kelam canlıların her hangi bir türüne sırf zevk için zarar veren tüm sporumsu şeylerden tiksinirim..
    Ama kaybedişin bu yönü, onurlusu düşündürdü beni..

    Sanki bendim nakavt olan, hoş hayat maçı benim içinde aynen öyle..
    Nakavt olduk be safransarı..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kaybetmenin de bir raconu vardır..
      haketmek lazım, hakederek kaybetmek lazım

      Sil