90'ların sonları
Okudğum ilkokulun karşısına bir otel yapılıyordu , uzunca bir duvar örmüşlerdi önüne .
Hergün türlü türlü aşkların isimlerini görür , imrenirdim..
O
zamanların modası herkes duvarlara spreylerle sevdiğini yazardı.
Eskiler sağ sol davalarını duvarlara yazarken ondan bir sonraki nesilin
sağlam aşk yaşadığı yıllardı . ‘ Kahrolsun Faşiszm ‘ in yerine o zamanki
moda olan Cengiz Kurtoğlu’nun şarkısından kesitler yer alırdı
Kaderimsin , Liselim , Küllenen aşk gibi..
Birden
tüm cesaretimi topladım .. kolay iş değil bekçi yakalarsa sağlam
dövüyordu duvara yazı yazanları.. önce etrafı iyice bir kolaçan ettim ,
etrafın serbest olduğunu kavrayınca
hemen
aklıma kuzenimin süet ayakkabı boyası geldi . Rengi açık kahverengi
gibiydi . Bir koşu gidip aldım spreyi . Büyük heycan ve korku içinde
duvara “ Seni hep seveceğim “ yazdım ona..
Ondan
sonraki gün bu yazıyı görecekti ve ben karşısına geçip “ Gerçekten
beklicem “ diyecektim. Evde ayna karşısında bir çok kez tekrarlamıştım
bile ..
Sonraki gün büyük heycanla okula gittim , duvara bir göz attım benim yazı yok yani varda yok.. Nalet olası sprey nasıl bir şeyse resmen yok olmuş yazdığım yazı..
Ben hayatımda o kadar boynumun büküldüğünü hiç hatırlamıyorum , resmen içime işlemişti onu bekleme isteğim yerini pişmanlığa bırakmış , şuan ne yapıyorum – neyin peşindeyimi sorgulamaya başlamıştım..
Sonraki gün büyük heycanla okula gittim , duvara bir göz attım benim yazı yok yani varda yok.. Nalet olası sprey nasıl bir şeyse resmen yok olmuş yazdığım yazı..
Ben hayatımda o kadar boynumun büküldüğünü hiç hatırlamıyorum , resmen içime işlemişti onu bekleme isteğim yerini pişmanlığa bırakmış , şuan ne yapıyorum – neyin peşindeyimi sorgulamaya başlamıştım..
Ondan
sonraki iki hafta , onların evinin karşısında beklemedim. Yokluğumu
fark ettimi bilmiyorum ama “ ilk aşk “ denilen duyguyu bu nalet sprey
yüzünden yaşayamadım.
Bir daha karşısına çıkabilecek cesaretide birtürlü
kendimde bulamadım.
Şimdiki gibi kolay
yaşanmıyordu aşklar , ben ona bir kere olsun “ seni seviyorum “
diyemedim ama 99 yılında evinin karşısına “ Seni seviyorum “ yazan
bendim.
Ve yıllar sonra aklıma gelmişti . o günlerde yazdığım küçük bir yazıyı paylaşmak istedim..
Istanbul, koca keşmekeş,
İçi dışına çıkarılmış sevdaların, yüzlere işlediği bir öfke gibi bakıyor bana..
Korkutulmuş çocuklukların gizlendiği gözlerde umudun türküsü besteleniyor
Istanbul, hafızamın işgal kuvveti..
Gümüş balığının ışıltısı gibi cıvıl gözlerin,
Deniz analarını seyrettiğim Menekşe Sahili,
Yırtık donlu plaj sefaları ve faşizmi kahreden duvar yazıları..
Istanbul, eski çok eski bir masal kahramanı,
Gözü kara delikanlıların cirit attığı,
Parke taşlı yolların cumbalı evleri ve yüreğime çarpan o dalga sesleri,
Hüznümün doğusunda kaldı artık..
İçi dışına çıkarılmış sevdaların, yüzlere işlediği bir öfke gibi bakıyor bana..
Korkutulmuş çocuklukların gizlendiği gözlerde umudun türküsü besteleniyor
Istanbul, hafızamın işgal kuvveti..
Gümüş balığının ışıltısı gibi cıvıl gözlerin,
Deniz analarını seyrettiğim Menekşe Sahili,
Yırtık donlu plaj sefaları ve faşizmi kahreden duvar yazıları..
Istanbul, eski çok eski bir masal kahramanı,
Gözü kara delikanlıların cirit attığı,
Parke taşlı yolların cumbalı evleri ve yüreğime çarpan o dalga sesleri,
Hüznümün doğusunda kaldı artık..
t.yazıcı