Kafam güzel, kafam çok güzel, kafam her şeyden güzel.
Ne içtim, ne içirdiler, ney için içtim bilmiyorum. Tek bildiğim güzel olan her şeyin boka sardığının bir gerçeği. Başım ağrıyor, hem de çok, her şeyden daha çok. Önümdeki camdan aşağıya doğru bir damla ilerliyor yavaşça, dört nala geçen zamana inat ağır ağır süzülüyor. Elimde sahipsiz bir sigara deni. Sahipsiz diyorum çünkü ben sigara içmiyorum. Hangi ara elime takıldı da parmak arama girdi haberim yok. Hissedebiliyorum dışarıya hunharca üflediğim dumanın hammeddesini ciğerimde. Ağzımın içi kaderimin yansıması gibi leş durumda. Kolumda ergenliğimden kalan faça izimin yanında derin bir cam kesiği izi var. Özlendikçe sızlanan burun gibi sızlıyor cam yarası. Bütün özlemlerini içine sindirmiş gibi kabarmış. Bir dokunsam bütün ah’lar bir iltihap görüntüsünde akıp gidecek paçamdan.
Ne içtim, ne içirdiler, ney için içtim bilmiyorum. Tek bildiğim güzel olan her şeyin boka sardığının bir gerçeği. Başım ağrıyor, hem de çok, her şeyden daha çok. Önümdeki camdan aşağıya doğru bir damla ilerliyor yavaşça, dört nala geçen zamana inat ağır ağır süzülüyor. Elimde sahipsiz bir sigara deni. Sahipsiz diyorum çünkü ben sigara içmiyorum. Hangi ara elime takıldı da parmak arama girdi haberim yok. Hissedebiliyorum dışarıya hunharca üflediğim dumanın hammeddesini ciğerimde. Ağzımın içi kaderimin yansıması gibi leş durumda. Kolumda ergenliğimden kalan faça izimin yanında derin bir cam kesiği izi var. Özlendikçe sızlanan burun gibi sızlıyor cam yarası. Bütün özlemlerini içine sindirmiş gibi kabarmış. Bir dokunsam bütün ah’lar bir iltihap görüntüsünde akıp gidecek paçamdan.
Solumda bir sıcak boşluk. Yatağın diğer yüzüne göre fazlaca
yıpranmış. Burnumda bir dilberin yanık kokusu. Aklıma takılan, takıldıkça
vurduğu yeri deviren birkaç cümle; “Hayatımda ilk kez orospuluğumdan utandım.”
Üç mü beş mi, on beş mi saymadım. Bu cümleyi unutmaya kaç cümle yeter. Hangi örtü örter bıraktığım bu izdeki buz gibi yanığı. Hangi su söndürür ciğerimden kalbime doğru patlayan bu sözcük lavlarını. “Hayatımda ilk kez orospuluğumdan utandım.” Dedi bana.
Üç mü beş mi, on beş mi saymadım. Bu cümleyi unutmaya kaç cümle yeter. Hangi örtü örter bıraktığım bu izdeki buz gibi yanığı. Hangi su söndürür ciğerimden kalbime doğru patlayan bu sözcük lavlarını. “Hayatımda ilk kez orospuluğumdan utandım.” Dedi bana.
Kafam güzel, kafam çok güzel, kafam her şeyden güzel.
Yarım saat önce ne içtim bilmiyorum. Bir şey içtim mi onu da bilmiyorum. Meme ucum bir bıçak gibi keskin. Tenimin bütün gözeneklerinden ah’lar fışkırıyor yukarıya doğru. Ellerimde dokunamamanın verdiği hissizlik var. Yüzümü yokluyorum, yok. Sakalım, yatağım, masa üzerindeki sönük izmaritler, hatta avucumun içinde tuttuğum kibritin ateşi. Dokunamamanın verdiği donukluk var ellerimde. Özerkliğini ilan etmek isteyen gerilla gibi çatışıyor muhalefet yanlarımla. Aklımın bir köşesinde, uçuk bir sivilce gibi zonklatıyor her yanımı o altı kelimelik zehir.
Söylenecek son sözü söyleyememiş de kursağında o sözü
karıncalanan biri gibi titrek tenim. Bu kadar ürperdiğimi hatırlamıyorum. Belki
de soğuk pikenin bir etkisi bu, bilmiyorum. Sağımdaki ufak masanın üzerinde
bakışlarımla birlikte dalgalanan üç tane yüzlüğün maviliği boğuyor beni. Öyle
bir derya oluyor ki, koca bir okyanusta bir çakıl taşı kadar küçültüyor beni.
Kafam güzel, kafam çok güzel, kafam her şeyden güzel.
Yanımdaki dilber diyor bunu. Ağzı bir kasıklarımda bir sigaramda. Hangisinden
nefes çekiyor anlamıyorum. Sigara niye içiyorum onu da bilmiyorum. İçimde, iliklerimde, kemiklerimde fokurdayan devrim
çığlıkları birden köpürüyor. Devrimin gücü beni kendi spermimde boğuyor. “Konuşmak
için fahişe kiralanmaz” diyor. Susuyorum. Bir orospuya susulacak kadar çok
susuyorum. Ne bir fazla ne bir az. Bir orospuya ne kadar susulur onu
bilmiyorum. Hikayelerini duymak istemiyorum. Beynimin içinde şantiye çalışması
var. Bebekler ağlıyor. Ölü çocukların çığlıklarını, vajinasına parmağını ilk
kez sokan ergenin ürpertisini yaşıyorum. Tenim kaskatı. Düşünebilmek için gözümü
açıyorum. Duvarlar üzerime selektör yapıyor. Işık gören tavşan kadar çaresizim.
Gözlerimi küçük bir not kağıdının kıpırtısıyla açıyorum.
Büyük puntoyla yazılmış bir yazı. “Paranı götüne sok, filmlerde olur böyle şeyler,
orospu dediğin sikilir” diyor. Hıncını aldığı harflere acıyorum, üzerine
bastırarak yazdığı kalem için hüzünleniyorum. Hoş, hüzünlenmek için ölesiye
bahaneler de arayan benim ama.. Onun altında küçük bir yazı, tanıdık bir yazı;
“Hayatımda ilk kez orospuluğumdan utandım.”
Sanki yanımdaymış da yazınca görecekmiş gibi bende bir
şeyler ekliyorum.
“Hayatımda ikinci kez insanlığımdan utandım.”
20.12.15
Beşiktaş
03:40
"Manitalar gece güzelleşir"
Atmosferi hissettiren bir yazı, film sahnesi gibi canlandı gözümde
YanıtlaSilbak buna sevindim o zaman.
Sil"Ağzımın içi kaderimin yansıması gibi leş durumda."
YanıtlaSilBaba sen ne güzel betimleme yapıyorsun. Müthiş roman yazabilirsin bilmiyorum denedin mi. En altta sağ bölümdeki ufak yazılara bakılırsa yaşanmış. Bilir misin baba, yaşanmışlığı yazmak çok daha zordur. Benim sayfama da beklerim
Eyvallah, sağolasın.
SilRoman yazmaya hiçbir zaman cesaret edemedim. Ama düşünüyorum ileride.. şu siktiğimin kitabı bir çıksa belki ikincisi roman olabilir..
web sitenin ismini bırakırsan tabii ki uğrarım.
Ben bu yazıyı sabah okudum. Niye okudum, bilmiyorum. Hem de en son ikinci okuyuşumun üzerinden giderken fark ettim sabah olduğunu. Ona rağmen ahların iltihap izleri gözümü kesmeye yetti.
YanıtlaSilKalemine kuvvet..
Geceyle gündüzün kesiştiği o anın büyüsüne hep inanırım. ve zamanın en aciz kaldığı zamandır sanırım o vakitler.
Silteşekkür ederim.
Betimlemelerin harika ! Sanki bir Türk filmi sahnesi loş bir ışık altında ruhuyla hesaplaşmış karakterin..başarılı,hissettiren :)
YanıtlaSilsarsıcı bir hesaplaşma olduğu kesindi :)
Silteşekkür ederim.
o derece diyosun yani?
Sil:)
Çok daha fazlası :)
Silne kadar çok insanlığımızdan utanır olduk..
YanıtlaSilne yazık ki.. :\
SilDevrim böyle yapılır işte :)
YanıtlaSilo zaman #faşizmekarşıbacakomza
Sil(: