Banane
arkadaşım bana mı sordunuz yirmilik dişe “yirmilik diş” kavramını
yerleştirirken. Benim bildiğim yirmilik diş yirmi yaşında çekilir. Düz adamım
ben, bana böyle enteresan yüklemeler yapmayın; kaldıramıyorum. Neymiş efendim
yirmilik dişiniz çekilecekmiş. İyi de yirmilik diş yirmi yaşında çekilir, ben
yirmi altı yaşımdayım. Hatta biraz daha sıksanız yirmi yedi bile diyebilirim.
Oha! Yok yok, vazgeçtim. Yirmi yedi demeyin bana. Yirmi altının bir
sempatikliği var sanki. Neyse, konumuz bu değil.
Neymiş efenim, orayı yarıp
yirmiliği çıkarmamız lazımmış. Ama canınız biraz yanarmış. İşte bu dedim
içimden! İşte bu! İşin ucunda can yakmak varsa, bende varım. Mazoşist miyim
neyim, işin ucunda acı olunca hemen atlıyorum, bir çekiyor beni. Tuhaf
oluyorum.
Gittim çektirdim, hakikaten de
acıdı he. Ağzıma bir sürü enteresan şeyler soktular. Biri vibratöre benziyordu,
titreyince benzettim onu da. Ağzıma pamuk teptiler. Bir an için öldüm
zannettim. Sonra ağzıma tepişmiş o pamuk ve ağzıma birikmiş kanla gülmeye
başladım. Ulan salak dedim içimden. Ulan salak, pamuğu göte sokuyolardı ölünce
ağza değil. Hhahah bak yine güldüm. Ya ne espirili adamım ben.
Yirmilik dişim artık yoktu,
hem de sadece biri yoktu. Bir garip hüzün çöktü üstüme. Kendimi tuhaf
hissettim. Bir parçam gitmiş gibiydi. Oysa ki at gibi dişlere sahiptim.İçimde
dört nala tepinen atların hüznünü hissettim. Ağlamaklı oldum. Metrobüse inen
merdivenlerin sekizincide oturdum. Doktor tükürmek yasak dediği için
tüküremiyordum da. Tabi ki suratıma tükürmek istemiştim. Çünkü hüzünlendiğim bu
kavram canımı sıkmıştı. Ama tüküremiyordum. Götüme sokulması gereken pamuk
ağzıma sokulmuştu, sinirli ve gaddardım. Üç dakika sonra metrobüs durak
güvenliği geldi. Hayırdır birader dedi. Bir sıkıntın mı var dedi. Yarı
ağlamaklı “hımıhaa aghuaahu zaza duı” dedim.
“Ağzım dolu ağabey konuşamıyorum” demiştim hâlbuki, ama anlayamamıştı.
Ben olsam bende anlayamazdım. Ben zaten hiçbir zaman kendimi anlayamadım.
Güç bela kendimi toparladıktan
sonra metrobüs kuyruğuna doğru geçtim. O an içimden kısa sürelide olsa
insanları seyretmek geldi. Bir elimde peçete dudaklarımın kenarlarını silerken,
insanların ne kadar mutsuz olduğunu gözlemledim. Herkes bir asık surat,
herkeste bir telaşe. Hak verdim aslında onlara. Niye mutlu olsunlar ki? Az sonra
gelecek metrobüs yine dolu olacaktı ama öyle olmadı. Tam insanlardan gözlerimi
çekmek üzereydim ki, herkesin yüzünde bir gülümseme oluştu. Bu gülümseme göz
bebeklerinin takip ettiği şey yaklaştıkça aynı orantıda arttı. Birden herkes
tebessüm olayını abartıp gülmeye başladı. Hatta bazıları birbirlerine sarıldı.
Neyse onlar vedalaşmak için sarılmış, bozmayın beni. Evet, durum belliydi. Boş metrobüs
gelmişti. Önce yavaşça yaklaştı, sonra kapı tıısss sesiyle açıldı. Açılmasıyla
sol omzuma bir teyze tarafından omuz atıldı. Peşine bir sağ kroşe de başka bir
teyzeden yedim. Buranın bir şakası olmadığını yediğim üçüncü omuzda anladım!
Burası cennet ve cehennemin kapılarının açıldığı yerdi. Tabi ki insanlar cennet
olduğunu düşündüğü boş metrobüse zebanilerin vesveseleriyle biniyordu, herkes
birbirini eziyordu.
Evet, amacıma ulaşmış ve
metrobüse binmiştim. Ama şu lanet götüm bir yere oturamamıştı yani ayakta
kalmıştım. Sadece ayakta kalmamış, insan etlerinin arasında sıkışmıştım. Öyle
bir sıkışmıştım ki, ağzımda biriken ve dudağımın kenarından süzülen tükürüklü
salyamı peçeteyle silemiyordum. Kolumu kaldıramıyordum yukarıya! Tam sağımda
tesettürlü bir hanımefendi, onun hemen sağında kıvırcık saçlı bir hanım. Onu
gördükten sonra aklıma niye Sibel Kekilli geldi bilmiyorum. Çok kısa geldi ama.
Bir yokladı aklımı ve gitti. Giderken içime bir toz kırıntısı kadar heyecanı
damlatmayı unutmamıştı tabiî ki. Ağzımda ki kan tadına odaklandım ve o küçücük
toz parçasını atomlarına ayırdım. Çünkü bir yerlerimin uzaması için çok yanlış
bir yerdeydim. En solumuzda ki bayanın sol kalçası benim kalçama değiyordu. “Homuha
huhuhura laupapapa” dedim. Yani diğer tarafına doğru sallanan çantasını
ikimizin arasına sokmasını söyledim. Anladı ve hemen iki kalçanın arasına bir
suni deri çantayı yerleştirdi. Tabi bunu derken ağzımdan küçük küçük kan
pıhtıları sızmaya başlamış ve etrafımda ki bakışları ensemde hissetmeye
başlamıştım. Ama önemli değildi benim için. Şunun şurasında sekiz durak sonra
inecektim. Gerçi metrobüsten inememe diye bir korku var, onu da yaşamıştım ama
neyse.
En
büyük hatamı da o rahatladığım anda yaptım. Çünkü yine her şeyin düzeldiğini
düşündüm. Ulan senin hayatında iki düzgün şey ne zaman art arda gitmiş be adam.
Şu şom ağzını bir kapasana. Ulan ağzım kapalı ama! Şom beynimi seveyim! Oha çok
afili oldu bu şom beyin hahahha. Güldük geçti.
Gözlerimi
kapamış, Erkan Oğur’un sesine emanet etmişken kendimi bir şey hissettim. Hem de
tam arkamda. Önce etrafımı çeviren hanımlardan bazılarının çantasının geldiğini
düşündüm. Sonra..sonra.. o sertlik biraz daha sertleşti! Ve lanet olsun ki bu
kademe kademe sertleşen şeyin ne olduğunu biliyordum. Kafamı çevirip arkama
bakacak durumum yoktu. Olası bir homurdanmam da ağzımda biriken litrelerce
kanlı tükürük etrafıma saçılabilirdi. O an tek yapabildiğim gözlerimi iyice
sıkıp içimden aynı cümleyi defalarca tekrarlamak oldu;
“Allah’ım lütfen arkamdaki kişinin cebindeki pinpon topu
olsun..”
“Allah’ım lütfen arkamdaki kişinin cebindeki pinpon topu
olsun..”
“Allah’ım lütfen arkamdaki kişinin cebindeki pinpon topu
olsun..”
..
.
Durmuyordu!
Durmamakla birlikte inmiyordu!
Lanet olsun! Sertlik yavaş yavaş anüsüme doğru kaymaya
başladı. Terlemeye başladım, bir an baldırım titremeye başladı. Hey! Tabi ki
tahrik olmadım, çıkar at onu aklından. Sinirlendim. Hemde çok. Değdirmenin de
bir usulü var değil mi. Zaten suratımın yarısı uyuşuk, ağzımın içi olmuş
kalamar ağzı. Yirmilik dişimden biri zaten gitmiş. Neden ha neden! Neden şu
lanet şeyi benim götüme iliştiriyorsun. O’an, hatta o saniye çok kısa da olsa
mutlu oldum. Şu lanet hayatta bir şeye yaradığımı hissettim. Çünkü en azından
etrafını çevrelediğim üç bayana değil de bana değdiriyordu. O bayanlar için kıçımın sol yanağını, hatta
biraz daha içe doğru olan tarafı hibe etmiştim.
İneceğim
durağa yaklaşınca, zor da olsa arkaya dönüp bana tam on iki dakika değdiren
lavuğa bakmak istedim. Tam inecekken ağzımda biriktirdiğim hepsini suratına
bırakacaktım çünkü. Elim polarımın sol
cebinde ki sustalıya gitti kısa bir sürelide olsa. Hatta hiç suratına bakmadan
sustalıyı cebimden açıp direk arkamda giderek şiddeti artan bu sertliğe saplayacaktım.
Ama artık olan olmuştu, giren girmişti. Yapacak bir şey yoktu. Bende
fortlanmıştım. Döndüm arkama, dönmemle birlikte sert bir cümle geldi karşımda
ki kişiden.
“Pardon" dedi, "şemsiyenin ucu rahatsız etti sanırım.”
O an
duyduğum sevinç beni ta ana rahmime götürdü. Yüzüm ilk çıktığım anda ki
samimiyeti aldı. Ağzımda birikmiş salyalarla birlikte gülümsedim. Gerçi benim
bildiğim şemsiye yanlışlıkla göze sokulur, göte değil; ama olsun. En azından
giren bir nesneydi.
Metrobüs durağa yaklaşınca benden özür dileyen kadına
yarı ciddi yarı gevşek bir cevap verdim:
“Hiho nemhas deiliy” yani “hiç önemli değil..”
Ahhh yazıııkk :)))
YanıtlaSilAy bir gülme geldiii :))))))
yaa ya, çok yazık bana :d
SilOff Tolga burada çatlıyorum gülmekten şemsiye ha of hahaha neyse çok geçmiş olsun hem dişine hem... :))
YanıtlaSil:):)
Silgeçti gitti
yani sanırım :p
:))))))))))))))))))) yani pes Tolga..
YanıtlaSilağız dolusu gülmek böyle bir şey herhalde :d
Silpes yani bana pess (:
iyi güldürdün dostum. ben de yirmilikleri aldırdım, 2 tanesini birden hem de. 2 saat ağzım kanlı oturdum. gülemediğim anları getirdin aklıma. iyi güldüm. :))
YanıtlaSilbir de göle giren şemsiye açılmaz derler, doğru mudur?
:))
hahha :)
Silbenimkisi göle girmedi ya, hafiften parmak ucunu soktu suyun soğukluğuna bakmak için, sıkıntı yok :p
bağzı kadınlar bilerek değdiriyo ;) popon güzel heralde :p
YanıtlaSiloff ya, yine aklıma geldi; "bizim pencereler karşı karşıdır..."
Silyakaladım seni gönül sokağında, duur kaçmaa :p
SilOoo bak götüm iyidir, hakkını yememek lazım şimdi :d
Silama bu şemsiyenin ucunu zorlaması için bir sebep değil. hele böylesi hiç değil. parmak ne güne duruyor.
"girebilsen şu sinemde neler var.."
Pilli Bebek - Duruyor Zaman
Sil"küçük bahçemin kokusu..."
Sil:)) Anlaşılan dişin hiç acımamış ...
YanıtlaSilacıdı acıdı :d
Silacımaz olur muuu
doktor aynı şeyleri benim yirmilik dişim için söylediğinde geri geri giderek odadan kaçmıştım.oldu canım der gibiydim.ağrısını çektim gene de çektirmedim.Ben yardırmam öyle dilimi damağımı.
YanıtlaSilçektir yahu, en azından ağrıdan kurtuluyorsun. ama iyi bir diş cerrahına git.
Silhe birde dönüşte fortlanma, aman dikkat
Abi bitene kadar güldüm... "Ben pinponun bana değme ihtimalini sevdim?" Ah Tolga'cığım, hep mi seni bulur? :) çok yaşa emi.
YanıtlaSilBen sevmedim olum, sen seviyosan sev
Silhiç hoş değildi
cık cık cıkk :):)
Okurken çok güldüm doğrusu; hala da gülüyorum :) Gece gece keyfim yerine geldi
YanıtlaSilHissizleşen yerlerinde ki hücreleri gıpraştırdıysam ne mutlu :)
Silhoşgeldin.
Gece gece sinirim geçsin diye interneti açtım, iyi ki de açmışım. gülmekten mafoldum:) Yorumlara da ayrı güldüm be. Haydi geçmişler olsun :p
YanıtlaSilbak iyi ki fortlanmışım o zaman.
Silşimdi ben fortlanmasam bunu buraya yazmayacaktım ve sen bilgisayarı açınca belki de gülümsemeyecektin!
tabi yaa, o kızı seni güldürebileyim diye Tanrı yolladı. İşte bunlar hep subminal mesajlar :):)
Kadınların böyle bir durumda ne hissettiğini anlamış oldun bu işin iyi tarafı :)
YanıtlaSilBaşlarda bi hoşuma da gitmişti sanki
Silsize de oluyo mu?
:D
yine güldürdün beni alemsin :))
YanıtlaSilgeçmiş olsun..
teşekkürler öğretmenim :d
SilYazın ben de yirmilik dişlerimi çektirdim. İkisini birden hem de. En son hatırladığım doktorun dişlerin çekildiği yere dikiş atarken ağzıma soktuğu iplikti. O sırada benim de ağzım olmuş kalamar. İki hafta boyunca yoğurtlu çorba ile beslendim. İçine azcık da rakı katmış olabilirim.
YanıtlaSilBu yirmilik dişler konusunda çok dertliyim Tolga. Hala olmayan yirmilik dişlerimin yerleri ağrıyor. Yazını tekrar okuyup efkarlanma ve gülme krizi arasında gidip geleyim en iyisi.
Bende diyorum ne unuttum! Tabi ki anasonu
SilŞuan ağzımda iki dikiş var, çok tuhaf. Dilimi değidirip lililili yaptırıyorum ipe :p
Neyse ki sustalıya gerek kalmamış, rahatladım valla :)
YanıtlaSilcinnet geçirmeye ramak kalaaa :d
Silbende çok rahatladım :p
26 iyi, benim gibi 30 yaşında hortlayınca daha bir deliriyor insan. Edebinle gömül git işte kaç yıl beklemişsin neyin peşindesin bu saatten sonra? Ağızda pamuk taşıma olayı beni de delirtmişti. Biri gitti diğeri arada yokluyor ama du bakalım ne zaman çıkacak.
YanıtlaSilDedim İstanbulda nasıl bir yokluk var hatun bitmiş adam fortluyorlar. Cem Yılmaz diyor ya çık bir Zürihte gez ulan diye, o geldi aklıma :v
Neyse ki şemsiyeymiş :) Büyük geçmiş olsun :P
Şemsiye üreticisi şemsiye ucunu üretirken çok enterasan bir şeyden esinlenmiş herhalde :p
Silçünkü ilk hissettiğim şey bildiğim bir şeydi :D
ge pişipişi desem işeyecekti sanki namussuz
:):)
eyvallah
hay allam ya,allah bildiği gibi yapsın seni ne güldüm be:)
YanıtlaSilehehe :)
Sildaim olsunlar gülümsemeleriniz efenim
Çooook geçmiş olsun her iki konu için :)
YanıtlaSilvaay gözlerim yaşaracak şimdi
Silsen uğrarmıydın yahu buralara :):)
teşekkür ederim, geçti gitti :d
yaa böyle deme ben teyze oldum senin haberin var mııı :) bu ara bloga uğramaz oldum :(
Silgeçmiş olsun,bence o hanım çok eğlenmiş,seni bi güzel işletmiş,öç almış da olabilir:)))
YanıtlaSilmutluhaftasonu
çok enteresan eğlence anlayışı varmış :p
Silniye benden alıyor öcünü yahu. sonuçta bir husumetimiz yok(tu) :d
sanadaa
:)))))) SÜPER OLMUŞ SESSİZCE İNİŞİN
YanıtlaSileheh ne iniş ama (:
SilOtobüste okuyorum yazını ve sesli sesli gülmeme engel olamıyorum. Allahta seni güldürsün Tolga. Insanlar tuhaf tuhaf bakıyorlar ama güne gülerek başlattığın için teşekkürler.
YanıtlaSilEheheh, gülümsemelerin daim olsun, ne güzel :)
SilAhaha
YanıtlaSilYa benim de ardima bi sopa sokmustu ilcede bir deli kadin. Cok kotuydu.
:):)
Silneticeye dikkat etmek lazımm
ondan gayrı neyimiz var yahuu :d