Burası çok karanlık ,
hele ki karanlık olan yer mezarlıksa iyice derin karanlık..
Onüç yaşlarında filandım. Çükümün ne işe yaradığını
kavrayabildiğim , otuzbirin; otuzbir kere değil de akışına bırakılarak
çekildiğini anlayabildiğim zamanlar.
Bir yakınımızın yazlığına Tekirdağ’a gitmiştik , Kumbağ
tarafına. O zamanlar orası yazlık olarak sayılabiliyordu , şimdi git kumsalda
götünü koyacak yer bulamazsın.
O yıllarda yaşanacak / gezilecek yerdi orası. Sessizdi. En
önemlisi Trakyanın bütün güzel kızları oraya geliyordu. Onbeş yaşına kadar her
yaz bir ay boyunca kesiştiğim bir esmer kız vardı. Bigün kafayı taktım , gidip
konuşayım diye düşündüm. Bir şekilde dikkatini çekmeliydim. Gittim yerde ki
gazoz şişesini kırarak koluma faça attım , enterasan desenler çizdim. Ertesi
gün aradım / bakındım kız yok. Evini biliyordum , gidip bekledim bir saat kadar
ne gelen var ne giden. Tabi bu arada façalı kolumu gizliyorum herkesten..
Niye gizlediğimi şimdi çok iyi anlıyorum. Aradan geçen onüç
sene insan ruhundan hiçbir şeyi götürmüyor. Parmakları olmayan bir güzel kıza
şahit oldum burada , eli cebinde gizliyordu elini. Kimsenin görmesini
istemiyordu Tanrı tarafından yok edilen et parçalarını. Ama çok güzeldi , tüm
insanlığın parmaklarını söküp koparırcasına güzeldi. Bir eli hep cebinde ,
göstermiyordu eksik parçasını ama görebiliyordum gözlerini , hep gözlerine
bakıyordum. Sonra başka engeller gördüm. Kimi ayağını gizledi , kimi olmayan
kulağını gizledi bir şapka parçasıyla , insanlar eksik parçalarını başka
insanlardan gizledi.
Bir süre sonra bende gizledim , bütün insanlıktan gizledim
kendimi. Hep kaçtım , kaçmayı denedim. Bazen ruhumda ki engeli görecekler diye
ödüm koptu. Sakladım ruhumu tüm insanlıktan. Tüm bedenimi gizlemeyi denedim ,
bir cep olsa insanlığımı kaldırabilecek oraya girecektim. Bende çok büyük bir
yere girdim . Karanlığa , sonsuz karanlığa..
O gün öğrendim ki gitmişler. Kolumda ki faça izlerini aynı yerleri kayboldukça tazeledim. Bir sene
boyunca kolumu çizdim. Bir sene sonra karşısına çıkacak ve acımı bir hediye
olarak sunacaktım. Sundum da öyle oldu.Adı Ümmügülsümdü. Adını babası koymuş.
Adını duyduktan sonra kızdan soğumuştum , ben daha farklı hayal etmiştim.
Nedense dinlediğim Ferdi Tayfur şarkılarıyla birlikte o ismi söyleyemiyordum ,
bir yerde bir yanlışın olduğunu anlayıp hem kızı düşünmeyi , hem faça çekmeyi
bıraktım. Bazen vazgeçmek için sudan sebepler bile yetebiliyor.
Ama o yıl , yani tam
ondördümde , çok daha değişik bir şey keşfettim. İçimde ki karanlığı su yüzüne
çıkardım..
Yine kumu delme günlerinden biri , o zamanlar el değmemiş ya
zıpkın gibi.
Bir ses bir gürültü koptu birden. Herkes sese doğru koşmaya
başladı , çok fazla kişinin koştuğunu sırtıma serptirdikleri kum tanelerinden
anladım.
Kafamı kaldırıp baktığımda , yunus bisikletiyle birlikte bir
kalabalık geliyor. Bir adam, sonradan öğrendim çocukluk arkadaşı ağıt yakıyor.
Arkadaşı yüzme bilmediği halde yunus bisikletinden atlamış mı düşmüş mü öyle
bir şey , sonuç olarak boğularak ölmüş. Getirdiler kumsalın oraya uzandı , şuan
bile gözümün önünde o ölümle yaşam arasında ki durumu. Kumda bir iki öğürmeden
sonra kesildi tüm nefesi ve sesi. Adam ölmüştü. Arkadaşı “ben ne diyeceğim
şimdi daha yeni nişanlandı” deyip duruyordu. Karnı şişmişti adamın. Gidip
yanına çöktüm , izlemeye başladım suratını. Sırtıma denizden çıkanların
vücudunda ki su kalıntıları vuruyordu , her damlada ürperiyorum , sanki her
damla boğuyor beni.
Dönüp denize baktım , hava akşamüzeri beşe filan geliyordu.
Denize baktım kimse yoktu.Herkes saygı gösteriyordu Tanrı’nın büyüklüğüne.
Herkes önünde eğiliyordu mavi deryanın bir canı daha yuttu diye. Sonra tuhaf
şekilde denize girdim hızlı adımlarla. Annemler
arkadamdan sesleniyorlar “dur nereye gidiyorsun” diye.
O an o deniz onlar için bir katil , bir suçlu.Biliyordum ben
mavinin masumiyetini. Ama görebiliyordum içinde ki ölü insanlarının
haykırışlarını. Deniz öyle durgundu ki , dinlememi istiyordu ölü insan
çığlıklarını. Dinledim / dinleyebildim. Ayaklarımın üzerinde on dakika boyunca
ölü insan çığlıklarını dinledim. İnsanlar benim denize işediğimi düşünse de ben
aldıklarının bıraktığı salyalarının birikimlerini çekiyordum yapış yapış
tenime.
O gece niye bilmiyorum içimde mezarlığa gitme isteği doğdu.
Gece oniki filandı sanırım. Yana yakıla mezarlık arıyordum. Çağırıyordu bir ses
beni. Belki de o gün ölen adam çağırıyordu beni orada olmasa bile. Belki de bir
emaneti vardı bende , onu diğer ruhdaşlarının alması için oraya gitmem
gerekiyordu. Hiç düşünmeden gittim , ses verdim kafamda oluşan karanlık sese.
Ne yaptığımı bilmiyordum , sadece nokya otuzüçonun yeşil ışığıyla mezarlık
mezarlık dolaşıyordum. İçimde bir huzur , bir sessizlik oluştu. Yaklaşık onbeş
dakika boyunca anıra anıra ağladım niye ağladığımı bilmeden.
İstanbul’a geldiğimde , büyükbabamın mezarına gitmeyi
denedim. Doksanyedide göçüp gitti yıldızlar ülkesine. Bana hep o harçlık
verirdi. O gittikten sonra , kimseden para isteyemedim çok uzun süre. Yine para
istemeye mi gittim oraya ne için gittim bilmiyorum. Çok karanlıktı her yer. Ben
olsam bende karanlık yapardım mezarlıkları , ama göremiyordum hiçbir yeri. O
gün kayboldum mezarlıkta , yaklaşık bir saat çıkış yolunu aradım. Hiç
korkmadım. Ağlamadım da. O gün anladım içimde ki karanlığı. O gün anladım
Tekirdağ’da tenime yapıştırılan haykırışların ruhumu nasıl dizginlediğini..
Geçen arabayla takılıyoruz arkadaşla. Arabayı mezarlığın
oraya çektim. Mavişimi ziyaret edecektim. Arkadaş “napıyon olum nereye”
dedi.Gayet normal bir şekilde ;”mezarlığa , gelsene olum ne bekliyosun” dedim.
Saat gece bir. “Manyakmısın olum girilir mi bu saatte dedi.” Hak verdim.
Uyuduklarını düşündüm.
Sonra ağzından “karanlık , çok karanlık” dedi.
Sanki adımı söylemişçesine dönüp cevap verdim;
“Efendim..”
özlemişim yazılarını dost
YanıtlaSilarada uğrasan göreceksin yazıları da nerdeee
Sileyvallah , öperim.
benim de adı fahrettin diye köşe bucak kaçtığım biri vardı :)
YanıtlaSilherkesin bir karanlığı var ama seninki daha koyu.
karanlık ,ıssız gönlüne sağlık. yine harika olmuş.Daha sık yazmalısın.
fahrettin de iyimiş :)
Sil..gerisi sonsuz karanlık
teşekkürler
Bazen hiç ummadığımız bir şey yetiyor vazgeçmeye. Belki bir isim, bir sözcük yada bir davranış...
YanıtlaSilHerkesin gizlemeye çalıştığı eksiklikleri var. En çok çabaladığımız konu bu sanırım.
Yüreğine sağlık. Daha sık yaz. Hatta çok sık yaz :)
Yorumunu çok beğendim , teşekkür ederim çok güzel yorumlamışsın.
SilPamuk ipliğine bağlı aslında en sert kararlarımız bile. Herkesten ve kendisinden. Kendi etinden , ruhundan / herşeyden.
tekrar teşekkürlerimi sunarım. sevgiler :)
Nasıl hüzünle okudum anlatamam safranım,böyle yazılarını okuyunca bambaşka bir asi oluyorum..bazen karanlık aydınlıktan çok daha iyidir...bende eskiden mezarlıktan geçmeye korkardım bize yanlış ögretildi bazı şeyler büyüdükçe anladım ölmeyen insandan korkması gerektiğini,şimdi korkmuyorum karanlıklardan..yüreğine eline koluna sağlık safranım......bak yine hüzün çöktü yüreciğime...
YanıtlaSilSen hep bambaşkasın Asi'm , kendine de haksızlık etme.
Silİnsan bazen önce karanlığı görmek ister , aydınlığa ulaşırım nasıl olsa ümidiyle..
ama öyle değil. bir kere aldımı seni koynuna , gerisi serttir / çetindir.
sen sol yanını ferah tut , gerisi bir şekilde yolunu bulur..
Safranım senin bu söylemlerin bana o kadar geliyor ki anlatamam,etkilendiğim yazılarını ajandam var yazıyorum benimsediğim cümleleri,sonra kendim kullanıyorum sözler arasında..yaptığım hatları yapmamaya çalışcagım daha bir sakin olmaya karar verdim..sol yanım ferahlasın istiyorum kuzumm.sen de bambaşka birisin gönlümde beynimde canözüm...kocamn sevgiler...
Silhepimiz eksikliklerimizi saklasak da, onlardan kaçmaya çalışsak da onlar daha büyüyor aslına bakarsan.
YanıtlaSilonlarla yüzleşmeyi öğrenmeli sanırım:)
İnsan ruhunu hafife alıyoruz çünkü. alıp bir kenara attığımız yer etimizde bir yer.
Silkimisi beyne kimisi karaciğere kimisi penise. bir şekilde bir yere vurdurur ağrısı / acısı. bu dünyada ki tüm hastalıkların insan ruhundan gelen ertelenmişlikler olduğuna inanırım.
yüzleşmeli ki , insan olabilsin.
yüzleşmeli ki nefes aldım diyebilsin.
teşekkür ederim :)
Yaşayan ölüler diyarı olmuş dünya
YanıtlaSilVe karanlık öylesine nüfus etmiş ki varlığımıza
İçimizden sıyırmaya çalışsak
Kendi benliğimizi kazıyoruz fakına varmadan...
Bana yaptığın yorumda da demiştim şimdide diyorum derin cümlelerin adamısın vesselam.
Şairane , harika bir yorum.. teşekkür ederim.
SilKazıyoruz ki ne kazmak. ne kaldı ki bizden gayrı / kendimizden gayrı.
ama hep aynı son..
yine / yeniden karanlık.
Gördüm.. çok teşekkür ederim.
hele ki her bir harf sıralamasına saygı duyduğum bir yazar bunu bana diyorsa , defalarca defalarca..
kucak dolusu sevgiler
Tolga, rica ederim ama sen hakkını veriyorsun yazdıklarının çünkü öyle derin duyguları öyle ince yansıtıyorsun ki kişi okurken iğne deliğinden iplik geçirir gibi itinalı ve dikkatli oluyor senin cümlelerinde gözlerini gezdirirken..
SilBenden de teşekkürler ve sevgiler.
Ben yokken bu kadar şey yazılır mı ya bak şimdi duramicam saatlerce kalkamicam pcnin başından :P :D özledim seni :)
YanıtlaSilSana bu şekilde fırça atıyorum bak işte (:
Silçok açtın arayı çoook :)
Kalemine sağlık!!!
YanıtlaSil"Tüm bedenimi gizlemeyi denedim , bir cep olsa insanlığımı kaldırabilecek oraya girecektim." Bu nedir yahu taptım.
Heyy! Hoşgeldin..
SilAlıştım gerçi senin gelgitlerine :)
aman ne güzel yorum olmus , teşekkür ederim.
Hahahah :) gele gide gele gide işte bende de böyle olur gider malum :)))
SilKaranlıktan da korkanlar var
YanıtlaSilMezarlıktan korkmak kadar saçma halbuki
en kısa en sade özeti aslında.
Silkesinlikle katılıyorum.
ozlemisim yazilarini kalemine saglik ;)
YanıtlaSilteşekkür ederim, hoşgeldin :)
SilÖyle satırlar var ki beni aşar. Yine ne derin cümleler var öyle... Kalemine sağlık...
YanıtlaSilGözüne gönlüne sağlık..
Silteşekkür ederim.
ben de köpeklerden korkuyom. köpekli bişi yaz hadiii :)
YanıtlaSiltabii hemen :)
Silbunu sevdim :)
Silkomiklikler şakalar
Silkendımden geçtım
YanıtlaSilyüreğıne sağlık
Hoşgeldin tekrardan.
SilTeşekkür ederim.
Ben tam porsiyon isterim karanlıktan veren olsa :)))
YanıtlaSilHer şeyin fazlası zarar demedik mi , bunla da azla yetinelim :)
SilBen nasıl bir ihmal ettiysem hem kendi bloğumu hem arkadaşlarımın bloglarını..
YanıtlaSilBaşta sizden özür diliyorum çok cidden..:))
Tembelliğimden sebep..
Sokağınızdayım bundan böyle..:))
Hoşgeldin , her zaman beklerim :)
Sil