Belki sevilebilseyim gerçekten , sevenleri de
anlayabilirdim.
-seni seviyorum ulan , kaç kere söylicem!
…
..
.
Sene 2012 , Temmuz..
Uzun uzun bakıyorum yanımdan geçen kadın ve kızına.
Ne kadar yakışıyorlardı birbirine. Yakıştırmak sadece karşı
cinslere olmamalı. Oksijen tüketen her canlı birbirine yakışabilir /
bakışabilir / sevişebilir.
Sevişmek konusunda ciddiyim.
İkibinyedide
Bakırköy’de English Time ‘ de Efe diye bir arkadaşım düzenli olmasa da iki
haftada bir altı yedi tane gülü alıp penisine sürtüp boşalıyormuş. Bana dert
yandı – nasıl kurtulucam olum bu durumdan bir türlü bırakamıyorum çok pahalı
dedi. Hiç betimleyici bir hareket vermedim olayın şaşkınlığını yaşarken.
“Sapıyla mı yapıyon la” dedim.
“Herhalde olum işin zevki orada” dedi.
Enterasan adamdı Efe , ağzından hiç sakız eksik olmazdı.
Cikletini yaklaşık bir saat çiğneyip , dil darbeleriyle yuvarlaştırıp ağzıyla
tuff diye dışarı püskürtüp vururdu hep aynı sloganla..
“İlhan Mansız vurdu ve gol olduuuu”
Efe ikibuçuk ay hiç aksatmadan geldiği kursa iki hafta üst
üste gelmez oldu. Gittim evine.
Evine de üç sefer cigara sarmak için gitmiştik. Güzel bir
terası vardı , iki birayla sarmalayıp gömüyorduk esrarı. Kimseye anlatmadığı
bir sıkıntısı vardı , bana bile. Bir gün cesaret edip sormaya kalktığımda hep
farklı yalan yanlış bir sürü bişey derdi. Dedim ya enterasan adamdı Efe , bir
insanın yüzüne beş saniyeden fazla bakamazdı. Çok direttim gözlerimin içine
altı saniye baksın diye , o hep kaçırdı gözlerini benden / tüm insanlardan.
Belki insan olduğunu bir saniye bile düşünseydi oda
inanabilirdi gerçekten Tanrıya ve insanlığa. Ama Efe inanmadı hiçbir şeye ,
penisine bile..
Evine gittiğimde kimse yoktu , telefondan zaten hiçbir zaman
ulaşamadım Efe’ye.
Efe’ye göre telefon bir bağımlılık , bir teslim oluş.
Tam dışarı çıktım , eve giren bir dayı kesti önümü. “Efe’ye
mi baktın birader” dedi. Beni Efe’nin yanına gelip giderken görmüş arada , o
yüzden seslenmiş.
“Evet Dayı “ dedim ,” nerede iki haftadır yok piyasada , bu
kadar kaybolmazdı”
“Ohoo Efe geçen hafta öldü be olum” dedi.
“Siktir lan” dedim. Sonra ayıp ettiğimi düşünüp özür
diledim.
“Nasıl ya , anlatsana hele dedim..”
“Oğlum belki biliyorsundur , bunun annesi bir yüz kızartıcı
olay yüzünden ikibindörtte kendini asmıştı tavandan , o gün bugündür
toparlanamadı zaten Efe , oda terastan atmış kendini, yere düştüğünde de
ölmemiş ama hastanede ikinci günü kaybetmişiz. Hadi başın sağolsun.."
Cebinde bir not varmış , notta "tohumunu siktiğim dünyası" yazıyormuş..
Şok oldum.. Ama şok olduğum Efe’nin ölmesi değil , annesinin
başına gelen olaydı. Parçalar birleşmeye başladı.. Sordum dayıya bu yüz
kızartıcı olay neydi dedim. Bir bir anlattı.. Efe’nin penisine giren diken
parçalarının her birinin sebebini anlattı. Annesinin kardeşi yani dayısı , tam
yedi sene boyunca tecavüz etmiş.Bigün Efe henüz onyedisindeyken ayyuka çıkmış
bu olay.Annesinin inilti seslerine uykusundan uyanan Efe , annesinin ve
dayısının göz bebeklerini gördükten sonra derin bir susmuş..
hem kendi gözbebeğini , hem bütün insanlığın gözünün ferini susturmuş.
sineye çekmişler
bu durumu “elaleme ne deriz” mantığıyla. Olaydan üç gün sonra annesi sütyenine
iliştirdiği intihar mektubuyla kendini asmış , tabi olay su yüzüne çıkınca
dayıyı içeri tıkmışlar. İçeride altmışaltı gün yatıp çıkmış..
Hemen nereye defnedildiğini öğrenip ziyarete gittim Efe’yi.
Olayın şaşkınlığından ağlamaya vakit bile bulamadım. Cebimde
az biraz ot , sol elimde bir kırmızı gül.
Biliyordum tebessümle bu anı beklediğini. Biliyordum sönük
etine doğru yaslanmış penisinde ki gül dikenlerinin sebebini.
Efe belki gerçekten sevebilseydi herhangi bir şeyi ,
terastan atlayıp ölmezdi..
Becerebilseydi gözbebeklerime gözlerini değdirmeyi , belki
becerebilirdim insanlara olan kinini / nefretini bir ateşle söndürmeyi.
Gözüm halâ üç yaşında ki küçük kızda.
Gözlerinin anasına benzediğini gördükçe içim bir ürperiyor..
En son karşılaştığımız ve bir daha asla birbirimizi
göremeyecekmişiz gibi nefret ve aşkla olan son konuşmamız geliyor aklıma..
“Sevmenin ne olduğunu bilseydim , belki bende sevebilirdim.
Belki sevilebilseyim
gerçekten , sevenleri de anlayabilirdim.”
-seni seviyorum ulan , kaç kere söylicem!
…
..
“Birgün bi kızın olursa , gözleri sakın sana benzemesin..”
Göz bebeklerinden olsaydı çocuk yapma işi. Dünyada ki en iyi
jinekolog ve ürolog ben olurdum. Görebiliyordum gözlerde ki sertliği.
Görebiliyordum gözlerde ki suyu.
Ve görebiliyorum insanlığın gözünün ferinde ki gül dikeni
kıvamında ki acıyı..
Çarpıcı, her zamanki gibi ...
YanıtlaSilMeğer Efe'nin gözlerinden kaçırdığı gözleri değilmiş. Acısıymış,hayatıymış.
- hey usta! çek bir porsiyon hayat. icinde sevgisi bol olsun!
olsa da yesek..
Silpeşine bir de keyif cigarası. ohh
off çok acıklı bir hikaye. çok üzüldüm:(
YanıtlaSilinsan tanık oldukça, yaşadıkça aşina oluyor o gözlere safransarım..
Aynen öyle Bahar'ım..
Silgördükce gözbebeklerde ki cehennemi , alışıyorsun sıcağa / yanmaya..
Fazlasıyla tuhaf ve bir o kadar da üzücü.
YanıtlaSil"Belki sevebilseydi gerçekten, sevenleri anlayabilirdi"
Belki..
Silİnanabilseydi sevmeye.. Anlardı / denerdi..
Dayı öz dayı mıymış??
YanıtlaSilBazılarının dış dünyanın pislikleri dışında sığınacak güvenecek ailesi bile olmuyor maalesef :(
Öz evet..
SilTürkiye'de kadın olmak zor zanaat.
imkansız değil ama zor..
Tenine batan dikenlerden çok yüreğine batan dikenlerdi eminim canını acıtan..
YanıtlaSilDışarıda öyle hayatlar var ki göremiyoruz çünkü çok derinlerde gizli ve bu hayatlar ancak su yüzeyine kaybettikten sonra çıkıyor.
ölmek zorunda mıydı ama :\
Silbu olmamalıydı bedeli. daha çok saracak sigaramız vardı.
o içine sardı herşeyini , acısını bile.
bir ateş yetti sert zemine çakılması için..
Cok aci bir hikaye
YanıtlaSilAcı sosun acısı sağlam olur..
SilYahu ne yaptın şimdi :((( Böyle duygusal insanlarız oldu mu !
YanıtlaSil"Kekik kokusu duydum
SilKekik kokusu koynunda huysuz gecenin
Uyandim birdenbire
Haydi dedim yüregim gidelim bu sehirden
Bu sehir koparmak istiyor beni özlemlerimden
Yorgunum;
Çünkü yorgunlugumun yasamak gibi bir anlami var
Yine de yasamaktan duydugum mutlulugun tadina
Düsmanlarim ulasamazlar..."
www.tanrı/adem/havva/oğul/.../bla bla bala... ve nokta! Ne kadar öncesi ve sonrası varsa, ne çok şeyin uzantısıyız değil mi? Ve sebep sebep...
YanıtlaSilBitmez tükenmez bir virgül akımının sonunda ki üç noktayız..
Silyersen.
mimledim seniii:)
YanıtlaSiltamamdır o iş :)
SilNe hazin bir son, ne acı bir hikaye... Ne denir ki bilemiyorum. İnsanlıktan çıkmışız biz, insan olmak yakışmıyor bize, böyle kardeşine yan gözle bakabilecek şerefsizlere....
YanıtlaSilİçim yandı inan. Keşke sevebilseydi anlardı nasıl sevilir....
İnsan olduk mu ki insanlıktan çıkalım..
Silkeşke becerebilseydik.
belki o zaman dünya umutla bakılacak bir tüp olabilirdi.
Bu yorumu yazmadan önce onlarca cümle yazıp sildim buraya. Böyle durumlarda ne diyeceğimi bilemem ben.
YanıtlaSilÇok kötü ve zor bir durum.
Umarım Efe gittiği yerde huzurludur.
Böyle durumlarda kimse ne diyeceğini bilemez. O yüzden kelimelerin hiçbir suçu yok..
Silumarım..
teşekkür ederim.