17 Mart 2014 Pazartesi

Şefim! Bizim Karanlığın yanına bir tutam Acı Sos..


Belki sevilebilseyim gerçekten , sevenleri de anlayabilirdim.
-seni seviyorum ulan , kaç kere söylicem!
..
.

Sene 2012 , Temmuz..
Uzun uzun bakıyorum yanımdan geçen kadın ve kızına.
Ne kadar yakışıyorlardı birbirine. Yakıştırmak sadece karşı cinslere olmamalı. Oksijen tüketen her canlı birbirine yakışabilir / bakışabilir / sevişebilir.
Sevişmek konusunda ciddiyim.

 İkibinyedide Bakırköy’de English Time ‘ de Efe diye bir arkadaşım düzenli olmasa da iki haftada bir altı yedi tane gülü alıp penisine sürtüp boşalıyormuş. Bana dert yandı – nasıl kurtulucam olum bu durumdan bir türlü bırakamıyorum çok pahalı dedi. Hiç betimleyici bir hareket vermedim olayın şaşkınlığını yaşarken.
“Sapıyla mı yapıyon la” dedim.
“Herhalde olum işin zevki orada” dedi.
Enterasan adamdı Efe , ağzından hiç sakız eksik olmazdı. Cikletini yaklaşık bir saat çiğneyip , dil darbeleriyle yuvarlaştırıp ağzıyla tuff diye dışarı püskürtüp vururdu hep aynı sloganla..
“İlhan Mansız vurdu ve gol olduuuu”
Efe ikibuçuk ay hiç aksatmadan geldiği kursa iki hafta üst üste gelmez oldu. Gittim evine.
Evine de üç sefer cigara sarmak için gitmiştik. Güzel bir terası vardı , iki birayla sarmalayıp gömüyorduk esrarı. Kimseye anlatmadığı bir sıkıntısı vardı , bana bile. Bir gün cesaret edip sormaya kalktığımda hep farklı yalan yanlış bir sürü bişey derdi. Dedim ya enterasan adamdı Efe , bir insanın yüzüne beş saniyeden fazla bakamazdı. Çok direttim gözlerimin içine altı saniye baksın diye , o hep kaçırdı gözlerini benden / tüm insanlardan.
Belki insan olduğunu bir saniye bile düşünseydi oda inanabilirdi gerçekten Tanrıya ve insanlığa. Ama Efe inanmadı hiçbir şeye , penisine bile..

Evine gittiğimde kimse yoktu , telefondan zaten hiçbir zaman ulaşamadım Efe’ye.
Efe’ye göre telefon bir bağımlılık , bir teslim oluş.
Tam dışarı çıktım , eve giren bir dayı kesti önümü. “Efe’ye mi baktın birader” dedi. Beni Efe’nin yanına gelip giderken görmüş arada , o yüzden seslenmiş.
“Evet Dayı “ dedim ,” nerede iki haftadır yok piyasada , bu kadar kaybolmazdı”
“Ohoo Efe geçen hafta öldü be olum” dedi.
“Siktir lan” dedim. Sonra ayıp ettiğimi düşünüp özür diledim.
“Nasıl ya , anlatsana hele dedim..”
“Oğlum belki biliyorsundur , bunun annesi bir yüz kızartıcı olay yüzünden ikibindörtte kendini asmıştı tavandan , o gün bugündür toparlanamadı zaten Efe , oda terastan atmış kendini, yere düştüğünde de ölmemiş ama hastanede ikinci günü kaybetmişiz. Hadi başın sağolsun.."
Cebinde bir not varmış , notta "tohumunu siktiğim dünyası" yazıyormuş..

Şok oldum.. Ama şok olduğum Efe’nin ölmesi değil , annesinin başına gelen olaydı. Parçalar birleşmeye başladı.. Sordum dayıya bu yüz kızartıcı olay neydi dedim. Bir bir anlattı.. Efe’nin penisine giren diken parçalarının her birinin sebebini anlattı. Annesinin kardeşi yani dayısı , tam yedi sene boyunca tecavüz etmiş.Bigün Efe henüz onyedisindeyken ayyuka çıkmış bu olay.Annesinin inilti seslerine uykusundan uyanan Efe , annesinin ve dayısının göz bebeklerini gördükten sonra derin bir susmuş.. 
hem kendi gözbebeğini , hem bütün insanlığın gözünün ferini susturmuş.
sineye çekmişler bu durumu “elaleme ne deriz” mantığıyla. Olaydan üç gün sonra annesi sütyenine iliştirdiği intihar mektubuyla kendini asmış , tabi olay su yüzüne çıkınca dayıyı içeri tıkmışlar. İçeride altmışaltı gün yatıp çıkmış..

Hemen nereye defnedildiğini öğrenip ziyarete gittim Efe’yi.
Olayın şaşkınlığından ağlamaya vakit bile bulamadım. Cebimde az biraz ot , sol elimde bir kırmızı gül.
Biliyordum tebessümle bu anı beklediğini. Biliyordum sönük etine doğru yaslanmış penisinde ki gül dikenlerinin sebebini.
Efe belki gerçekten sevebilseydi herhangi bir şeyi , terastan atlayıp ölmezdi..
Becerebilseydi gözbebeklerime gözlerini değdirmeyi , belki becerebilirdim insanlara olan kinini / nefretini bir ateşle söndürmeyi.

Gözüm halâ üç yaşında ki küçük kızda.
Gözlerinin anasına benzediğini gördükçe içim bir ürperiyor..
En son karşılaştığımız ve bir daha asla birbirimizi göremeyecekmişiz gibi nefret ve aşkla olan son konuşmamız geliyor aklıma..
“Sevmenin ne olduğunu bilseydim , belki bende sevebilirdim.
 Belki sevilebilseyim gerçekten , sevenleri de anlayabilirdim.”
-seni seviyorum ulan , kaç kere söylicem!
 
..
“Birgün bi kızın olursa , gözleri sakın sana benzemesin..”

Göz bebeklerinden olsaydı çocuk yapma işi. Dünyada ki en iyi jinekolog ve ürolog ben olurdum. Görebiliyordum gözlerde ki sertliği. Görebiliyordum gözlerde ki suyu.
Ve görebiliyorum insanlığın gözünün ferinde ki gül dikeni kıvamında ki acıyı..
 


22 yorum:

  1. Çarpıcı, her zamanki gibi ...
    Meğer Efe'nin gözlerinden kaçırdığı gözleri değilmiş. Acısıymış,hayatıymış.
    - hey usta! çek bir porsiyon hayat. icinde sevgisi bol olsun!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. olsa da yesek..
      peşine bir de keyif cigarası. ohh

      Sil
  2. off çok acıklı bir hikaye. çok üzüldüm:(
    insan tanık oldukça, yaşadıkça aşina oluyor o gözlere safransarım..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen öyle Bahar'ım..
      gördükce gözbebeklerde ki cehennemi , alışıyorsun sıcağa / yanmaya..

      Sil
  3. Fazlasıyla tuhaf ve bir o kadar da üzücü.
    "Belki sevebilseydi gerçekten, sevenleri anlayabilirdi"

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belki..
      İnanabilseydi sevmeye.. Anlardı / denerdi..

      Sil
  4. Dayı öz dayı mıymış??
    Bazılarının dış dünyanın pislikleri dışında sığınacak güvenecek ailesi bile olmuyor maalesef :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öz evet..
      Türkiye'de kadın olmak zor zanaat.
      imkansız değil ama zor..

      Sil
  5. Tenine batan dikenlerden çok yüreğine batan dikenlerdi eminim canını acıtan..

    Dışarıda öyle hayatlar var ki göremiyoruz çünkü çok derinlerde gizli ve bu hayatlar ancak su yüzeyine kaybettikten sonra çıkıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ölmek zorunda mıydı ama :\
      bu olmamalıydı bedeli. daha çok saracak sigaramız vardı.
      o içine sardı herşeyini , acısını bile.
      bir ateş yetti sert zemine çakılması için..

      Sil
  6. Yahu ne yaptın şimdi :((( Böyle duygusal insanlarız oldu mu !

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Kekik kokusu duydum
      Kekik kokusu koynunda huysuz gecenin
      Uyandim birdenbire
      Haydi dedim yüregim gidelim bu sehirden
      Bu sehir koparmak istiyor beni özlemlerimden
      Yorgunum;
      Çünkü yorgunlugumun yasamak gibi bir anlami var
      Yine de yasamaktan duydugum mutlulugun tadina
      Düsmanlarim ulasamazlar..."

      Sil
  7. www.tanrı/adem/havva/oğul/.../bla bla bala... ve nokta! Ne kadar öncesi ve sonrası varsa, ne çok şeyin uzantısıyız değil mi? Ve sebep sebep...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bitmez tükenmez bir virgül akımının sonunda ki üç noktayız..
      yersen.

      Sil
  8. Ne hazin bir son, ne acı bir hikaye... Ne denir ki bilemiyorum. İnsanlıktan çıkmışız biz, insan olmak yakışmıyor bize, böyle kardeşine yan gözle bakabilecek şerefsizlere....
    İçim yandı inan. Keşke sevebilseydi anlardı nasıl sevilir....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsan olduk mu ki insanlıktan çıkalım..
      keşke becerebilseydik.
      belki o zaman dünya umutla bakılacak bir tüp olabilirdi.

      Sil
  9. Bu yorumu yazmadan önce onlarca cümle yazıp sildim buraya. Böyle durumlarda ne diyeceğimi bilemem ben.

    Çok kötü ve zor bir durum.

    Umarım Efe gittiği yerde huzurludur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle durumlarda kimse ne diyeceğini bilemez. O yüzden kelimelerin hiçbir suçu yok..
      umarım..
      teşekkür ederim.

      Sil