16 Ekim 2012 Salı

Köşebaşı Delikanlısı ' Bekliyor '





Portre oluşmuş olacak ki , tüm dünya beni izliyordu.
Etrafımdaki herkesi TRT deki o ressam ağabeye benzetmeye başladım . Önümden geçen herkes tek tek bir şeyler katıyordu sanki bana. Kitlenmiştim , çiçeğin papatyaları sol ayağıma doğru bakıyordu. Anlam veremedim olan bitene , dönmüş bana bakıyordu ve hala ne bir gülümseme ne bir tebessüm.
İnceldiği yerden kopsun deyip , gözlerinden gözlerimi ayırmadan ona doğru ilerliyordum ağır ağır. Bünyem bu kadar duygusallığa alışamadı ve tökezledi , aşk meşk tamamda kaldırın köşelerinide unutmamak gerek. Sendeleyişim hoşuna gitmiş olacakki , kaşlarıyla güldü bana. Siz kaşla gülmek nedir bilir misiniz ? Öyle masum duruyordu ki. Yanındaydım..
Ve sıraladım..

Sözümü kesme lütfen , diyeceklerimden rahatsız olabilirsin belki ama daha fazla içimde tutarsam sanırım çatlayacağım. Sevdadan çatlayan insanlar var yahu bilirim.
Önce şunu bil ki , kimseler bilmez köşe başı sevdalısı değilim. Burada doğup büyüdüm , oradan bakınca at hırsızı gibi duruyor olabilirim (gülümsedi) , ama burada bulunmamın sebebi sensin. Hergün saat 7 oldumu bu köşe başına dikiliyorum . Önceleri sadece uzaktan görmek bile yetiyordu bana , önceden uzaktan da olsa bakıyordun bana göz göze geliyorduk artık onu da yapmıyorsun. Yani sanırım senden hoşlanıyorum , bu çiçeği buraya getirene kadar birçok serüven yaşadım , umarım beğenirsin..

Nefes nefese kaldım , yokuş yukarı kilometrelerce yürümüş gibi ne nefesimde derman nede dizlerimde derman vardı , ondan gelecek cevabı beklerken bir yandan siper alıyordum olumsuz tepkilere. Anlam veremediğim şekilde düşünmeye başladı , şimdi gitmeliyim sonra konuşsak olur mu ? dedi. İçimden binlerce defa hayır desem de olur tabi ki , ne zaman istersen diye cevapladım. Gözleriyle görüşürüz diyerek kulaklığını takıp telefonundan müzik açtı. Bu sefer arkasından bakmanın fazlasını yaptım , onu takip etmeye başladım. Her attığım adımda ne yapıyorum ben desem de , beynim ayaklarıma engel olamıyordu. Yaklaşık on dakika yürüdüm , yolda birçok kere durup geri dönmeyi denedim ama vazgeçemedim. Nitekim evine kadar takip ettim ..Allah’ım , bitti dediği yerde başlıyor hakikaten , ben bu kıza aşık oldum..

Aldığım çiçekler hala elimdeydi , o kadar yolu onunla yürüdüğüm için kendime güldüm. Önüme ilk gelen bir erkek çocuğuna verdim. Ağabey bunu ne yapayım dedi , git sevdiğine ver olum dedim , gülümsedi.
Pastanenin oradan geçerken , bizim gençler hala benim geyiğimi yapıyordu . Sinan oradan seslendi neşeli ses tonuyla ;
-Ne yaptın laa çiçeği , verdin mi ?
-Yok.
-E ne yaptın
-G*tüme soktum.
-G*te giren Papatya sulanmaz hee dikkat et
-Puhuhahhaha
-Bağsur olasın Sinan!

Dokunsalar ağlayacaktım . Kızın bana cevap vermemesi tüm özgüvenimin içine etmişti. Mahalleden Kazım’ı aradım , akşama her zaman ki yerde her zaman ki müzik her zaman ki nevale. Gece 11 ‘ de parkın oraya attım kendimi , e-5 in tam yanı başı, arabalar vızır vızır.. Niye bilmiyorum buraya geldiğim de içmeden sarhoş oluyorum.
Kazım doritos alaturka ve kırmızı şarabıyla geldi , seviyorum bu adamı. Tam şarap adamı birde güzel muhabbeti vardır ki sormayın..

Oturduk çimlere , verdik sırtımızı bir kütüğün koynuna. Demeyin osuruktan keyfimize.
-Aç la benim şarkıyı dinleyelim.
-Olum söz ver ard arda en fazla 4 kere dinlerim.
-Tamam la aç hayde.



-Dün bir bugün iki ne oldu dostum sana.
-Kara sevdaaa kara sevdaaaa dedikleri daha ne olabilir ki

İki şişe şarabı öldürdük sabaha kadar , sabah namazını duyduktan sonra kalktık artık. Hem alttan yediğim soğuk hem üstten giren şarap beni maf etmişti bile. Eve zor attım kendimi, direk sızmışım..
Uyandığım da kafamda atların çiftleştiğini hissettim , ulan şarabın kafası iyi de , sonrası pis koyuyor.
Neyse , bir şekil akşamı ettim. Sabırsızlıkla bekliyordum ne cevap verecek diye. Geçtim yine köşe başına tam saatinde. Gelmedi , şaşırdım ilk kez onu görememenin verdiği bir burukluk vardı üzerimde. İşin kötü tarafı , hani bir şey olsa ne haberini alabileceğim bir arkadaşını tanıyorum nede bir şey , tek bildiğim evi. Kapısının önünde dikilmekte yakışı kalmaz.
Ondan sonraki üç gün yine göremedim onu , evine gidebilecek üst caddelere arkadaşlarımı yerleştirdim. Yine gelmedi , yine gelmedi..

Evinin oradan yalandan geçiyordum arada , göz yokluyordum ama nafile yook..
Neredesin be kızım ?
Neredeee ?

“ Geleceğim, bekle dedi, gitti.
Ben beklemedim,
O da gelmedi
Ölüm gibi bir şey oldu.
Ama kimse ölmedi .. “

Devam edecek..

12 yorum: