Zamanında çok enteresan bir
düşünceye kapılmıştım. Tanrı’nın bir zamanlar İstanbul’da yaşadığını ve kimseye
anlatamadığı bir derdi yüzünden büyük sıkıntılar çektiğini bu yüzden de cennet
ve cehennemini bu şehre inşa ettiğini düşünmüştüm. Çünkü Tanrı olmak bunu
gerektirirdi değil mi. O yalnızdı ve yalnız olmak zorundaydı. Bir adalet
sağlayıcısı olmak için, önce tüm parçalarından kopmak lazım. Belki de Tanrı’nın
bile laneti buydu; İstanbul..
Tabi bu durum biraz yaşadıklarım ve gözlemlediklerimle de alakalı olabilir. Türlü türlü şeyler gördüm, yaşadım.
Tabi bu durum biraz yaşadıklarım ve gözlemlediklerimle de alakalı olabilir. Türlü türlü şeyler gördüm, yaşadım.
İkibinaltı yılını genelde
Kadıköy’de geçirdim. Fenerbahçe’liyim. Bu yüzden genelde bizim stadın o civardaydım.
İşin fanatikliğinden ziyade karaborsadan
iyi para kazanıyordum. Birde seviyordum namussuz semti, her şeyi güzeldi.
Burnunun dibinde koskoca denizin, az yukarısı ağaçlık, e kızları desen on
numara; o yaşlarda biri için cennet sayılacak bir yerdi. En büyük makarayı da
orada yaptık en büyük kavgaları da. Kadıköy’ü sevmemin en güzel nedenlerinden
biri de boklu dere. Gerçi orada oturanlar “Boklu Dereye” “Kurbağalı Dere” dese de, herkes bilir ki
orası boklu deredir. Ve herkesin aksine benim düşüncem tam tersidir; Boklu Dere
Kadıköy’e kesinlikle güzellik katar. Çünkü etrafımıza hatta kendi yaşantımıza
baktığımızda üç doğru şeyi ard arda göremeyiz, var mıdır gören? Var mıdır benim
hayatımda her şey tıkırında gidiyor diyen.. Varsa siktirsin gitsin. Yok lan
şaka yaptım, durun.
Boklu Derenin samimiyeti bende
hep özeldir. Bütün güzelliklerin ortasında insanların boku dolanır durur. Bir
de kokar ki; ben böyle güzel resital bilmiyorum. Geceleri boklu derenin etrafı
kalabalık olurdu, şaşırırdım ilk başlarda, sonradan anladım; kendimden yola
çıkarak anladım. Bütün leş adamların mekânı haline gelmişti orası. Bok boku
çekiyordu. Hayat bizleri doğurmamış, sıçmıştı. Bu yüzden herkes atasının
mirasına sahip çıkıp, o bok kokusuna teslim ediyordu kendini. Özellikle yaz ayları
çekilmez hal alıyordu. Bazen içimde ki tüm bokluğa rağmen ben bile zor
duruyordum. Ama biliyordum ki bu da bir testti. Bir dayanıklılık testi. “Sen ne
kadar boksun” testine sokuyordu insanları boklu dere. Bende tüm samimiyetimle
diyordum, ben bir bokum; içim dışım her yerim bok. Kokuyorum ben.. Bir
sessizlik çökerdi sonra. Nasıl yaptım ne zaman gittim anlayamaz, kendimi
rıhtımın orada bulurdum. Güzel yüzünü gösterdiği zaman pek güzel oluyordu
namussuz. Öyle güzel ki o vapurların sesi, martıların yalnızlık çığlıkları tam
bir terapiydi; ruhsal masturbasyon..
Aylardan Mart’tı sanırım, yani
yılın en boktan zamanı, ne yaz ne kış. Boklu derenin kokusunu ciğerimize
sindirmiş Yoğurtçu Parkına atmıştık arkadaşlarla kendimizi. O zamanlar köpek
öldüren şarabı marifetmiş gibi göstere göstere içiyoruz. Biraz da özentilik
aslında. Kendimizi sokak çocuğu gibi göstermek, şarapçı gibi tanıtmak hoşumuza
gidiyordu sanki, kafamızı sikeyim; şuan ki ülseri o zamanların köpek
öldürenlerine borçluyum sanırım.
Neyse, şarabın kafası da pistir
ha. Hele ki şarabı içtikten sonra bir bardak su iç; direk dağıtırsın, dünya
dört döner. Gece 1 ile 2 arası bir şeydi sanırım. Önümüzden siyah ince çoraplı,
diz üstü mini sayılabilecek kot etek giyen bir kız geçti yalpalıya yalpalıya.
Öyle hüzünlü ağlıyordu ki, hepimiz birden bir bekleme salonu sessizliğine
bürünüp kızın önümüzden geçişini izledik. Geçti, az ileride banka oturmaya
çalıştı, oturamadı. Gelişi güzel yere bıraktı kendini, sağ omzunu banka
yasladı. Gözümüz ondaydı hala. Alkol kafası değildi bu hatundaki, belli ki kuru
bir şeyler çekmişti. Olduğumuz gruptan her kafadan bir ses çıkmaya başladı.
Tabi öyle yanık sesle ağlıyordu ki yanımızdan geçerken, hepimizin ortak noktası
aynıydı; “ulan kim bilir ne derdi var..”, yani ne kötü bir düşünce var
aklımızda ne de bir şey. Ama aynı sürüde toplanan hayvanlar olarak illâ ki bir
iki değişik damızlık çıkıyordu aramızda. Hüso vardı, adını bilmiyorum herkes
Hüso der; kalktı ayağı, elektrik direğinin oraya işedi. “Beyler ben bu hatunu
burada sikerim, beni tutmayın beni tutanıda sikerim” dedi.
Hüso’dan korkardı herkes, Dayısı tribünde sözü geçen biriydi. Kıza doğru hamle yapmadan önce sesli düşündü. “Biri gelirse, ses edin kız arkadaşım der atarım başımdan baksanıza kız sızmış zaten. Hem, belli ki yollu yoksa bu saatte ne işi var burada değil mi?”
Soru kipini algılayanlar bir bir öne çıkmaya başladı sanki az önce kıza acıyan onlar değilmiş gibi. “Aynen Hüso ya, baksana yırtılmış çorabı da, kim bilir kimle yattı da parasını alamadı.” Biri çıktı, biraz daha merhabetliydi, “beyler burada olmaz, bir otele götürelim, Fenerbahçe’nin orada var tanıdık bir yer tek tek gireriz sorun çıkmaz.”
Gariptir, benim sesim çıkmadı. Öyle yayla kancığı gibi
kaldırıma oturmuş olup biteni izliyordum. Orada yatırıp kıza girişseler ne
yaparım hiç bilmiyordum. Yarım saat önce kıza acıyıp bakanlar, bir kişinin lafı
sonrası hep bir ağızdan kusursuz sikiciler haline gelmişti. Baktım
hareketlenecekler, yanımda o gün tanıştığım Fevzi diye bir arkadaş sıkıntılı
bir sesle, “yav beyler” deyip ses tonunu yükseltti, tüm kafalar ona çevrildi,
bir şeyler demeye çalıştı diyemedi, lafını ben tamamladım gayet sakin bir ses
tonuyla. “hepimizin anası bacısı var olum yapmayın.” Bakın bunu öyle laf olsun
diye attım he ortaya, sırf Fevzi’nin lafı yarım kalmasın diye. İşte o an,
şehrin içinde ki cennet ve cehennemin tam ortasında kaldık, herkes artık bir
karar vermek zorundaydı. İnsan olmanın verdiği en boktan durumun içine
düştüler, çünkü söylediğim her kelime beyinlerinin içini kemirmeye başlamıştı.
O kıza atacakları her adımda kendi yakınlarından birini görecekti, bunu
istemeyerekte olsa sokmuştum akıllarına. Sonuçta kimse kendi anasını bacısını
becermek istemez değil mi?
Herkes
bir bir yere oturdu. Kalan şaraplarını bitirdi. En son, saat dörde filan
geliyordu sanırım. Kalktık, eve yatmaya gidiyorduk. Kızın yanından geçmeyi
yeğledik. Bankın köşesinde sızmıştı. Dudağının hemen yanında üç tane ben vardı,
makyajı akmıştı. Her tırnağında farklı renk oje vardı. Hüso kıza doğru iki adım
attı, dizlerini kırıp çöktü kıza doğru. Sağ yanağına iki kere yavaşça
uyandırmak maksadıyla iki tokat attı. “Bacım” dedi, “İyi misin?”
Başlığı görünce koşa koşa geldim.. İlk 4 paragraf için geldim, yazıyorum.
YanıtlaSilBenim evin, köyüm, canım, sokaklarına yandığım, çok aşktan öldüğüm memleketim Kadıköyüm, ölürüm o kokuya! Hala şu an penceremi açsam evime dolar o koku. O kadar dibindeyim deremin :) Çocukluğum Yoğurtçu Parkı, tutmadığım takımın evi ama olsun ailede herkes Fenerli, ben bir Galatasaray'lı.. Şu anda da sezon boyunca sinir oluyorum tabi tüm küfürler bizim evde söyleniyor sanki. :)
Velhasıl, bu şehirin incisi benim gözümde Kadıköy.
Herkes gelsin, bilsin bu köyü gibi bir şapşal duygum var.
Seninde bilmene sevindim.
O son şeeeyleri yazmayaydın daha neler anlatırdım.
Neyse Telefondan bu kadar yazılıyor, haydi haydi sii yuu leytır :p
Hoşgeldiiin
SilBende ilk üç, ortadan ikinci ve sondan üçüncü cümlene yorum yapıyorum; teşekkür ederiim.
merhaba sizi yeni keşfettim ve takibe aldım. bana da gelirseniz çok sevinirim. Tek erkek üyem siz olmayacaksınız:)) http://ciziyorumdikiyorum.blogspot.com.tr
YanıtlaSilTeşekkür ederim, hoşgeldiniz
SilKızın haline içim cız etti ve o kadar da bok adamlar değilmişsiniz.:)
YanıtlaSilGörüntü kötüydü, hâlâ aklımdadır.
SilBak aklıma hangi şarkıyı getirdin :)
"Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
Gittiler akşam olmadan ortalık karardı.."
Ben bi Ankara'da var sanırdım boklu dere :)
YanıtlaSilKeşke tüm insanlar "bacım iyi misin?" dese, diyebilse, dünya daha güzel bir yer olmaz mıydı?
Bende senden duyuyorum Ankara'da da boklu dere olduğunu :)
Sildemek ki şehirler birbirlerinden saklıyorlar bu hallerini
kızım tüm dünya bacım iyi misin dese yeni nesiller nasıl yetişecek :p
Gözümde canlandı yine her şey. Bacı iyi değil bence, iyi olsa orada ne işi var. Neyse bir şarkı açıp çalışayım ben. :)
YanıtlaSilHangi şarkıyı açtığını niçün söylemiyorsunn
Silİyi ki sesin çıkmış. Ve, vicdan sahibi insanların çoğalmasını diliyorum.
YanıtlaSilVicdan diye bir şey kalmadı ki insanlarda..
Silumarım diyelim.. umarım
Ankara'da bulunan moklu dereyi bizim başgan Venedik yapacak yaa!!!!!!sözü var :))))
YanıtlaSilBende peri gibi vicdan sahibi insanların artmasını diliyorum..Ağlayana dokunulmaz yaa :(((
hahahha melih başgan dediyse yapar :D
Sildokunulmaaaaaz. bir su içine, bir ağlayana
kural.net
Gec okudum ama bekliyorum devamini
YanıtlaSilama devamı yok kiii
Silsanırım kendimi anlatamadım.
olaylardan sonra "bacım" çıkışı son noktaydı zaten.
kurbağalı dere yani senin tabirinle boklu dere benim istanbul'da en sevdiğim yer sanırım, pek gitmesem de. her şey çok değişken ve ben bu yüzden dışarı çıkmaya korkuyorum. öyle.
YanıtlaSil"carpe diem" i sabah akşam bir kere izledin mi birşeyciğin kalmaz :)
SilNo comment
YanıtlaSilhayat bazen ay dont andırsten
Sil:( ...
YanıtlaSilİstnabul'un keşmekeşini sevmem..
Gürültüsünü sevmem..
Acizliğini sevmem..
Bir tek denizini severim..
Güzel yerinden yakalamışsın, bırakma zaten..
Silo günün bilinmeyen boklu kahramanıydın demek, helal.anlatımın çok iyiydi ayrıca, iğrendim resmen, pis seni :)
YanıtlaSilhahha bak onu iyi dedin he, benden olsa olsa boklu kahraman olur
Silteşekkür ederimm :):)
seninki gelmiş yine :)
SilBu sefer silmeyecem amina koyayim. Silsem de silmesem de yaziyon nasil olsa.
YanıtlaSilHatta bende yazayim;
Ayıplı çamaşırlar, ikizlere takke, meme diklestirici, pipi büyutücü, otuzbesdakikadabosalmakistermisiniz, içlik, seksi içlikler
bence bu virüs ya :)
YanıtlaSil"Biliyorum sana giden yollar kapalı
YanıtlaSilOysa sende hicbir zaman sevmedin beni.."
bu da çok güzel gerçekten :D
YanıtlaSilİstanbul hakkında yazdıklarını okuyunca ben de öyle düşündüğümü farkettim. Cennet de cehennem de orda sanki. Hem büyülüyor hem korkutuyor. Senin tanrında senin gibi:)))
YanıtlaSilvouvv sonda bombayı patlatmışsın yalnız :d
Silçarpılmam dimi :))
Kaç kişi kaldı ki böyle düşünen ve "Bacım iyi misin?" diyen!
YanıtlaSilDilinde küfürü, yüreğinde sevgisi bol Tolga'cım, harikaydı yine baştan aşağıya yazın.
Bu arada günaydın asi çocuk :)
Bu yazıda kimse beni anlamadığına göre, demek ki bir boku anlatmayı becerememişim. Uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum :d
SilOrada ki "bacım" betimlemesi aslında insanlığın en boktan halinin bir göstergesii.
nerem asi benim yahu, beni de anarşik sanıcaklar sonra :d
Yahu bu sefer yazıyı farklı anlamışım desene :)
SilYok yok yanlış anlamamışım ki şimdi seninle konuşunca ikimizinde aslında aynı şeyden bahsettiğimizi anladım. Diğer yerde bahsettiğimi burada da yazmak istiyorum. Benim bahsettiğim gerçek anlamda bacım diyebilecek insan olabilse şu dünyada ve gerçekten şeylerini beyin yerine kullanmasalar ve yardıma ihtiyacı olandan faydalanmak yerine ciddi anlamda onu bacısı gibi görebilse ama kalmadı çünkü erkekler her geçen gün değişime uğruyor, otobüs metrobüs sokak fark etmiyor her yerde mutasyona uğramış erkeklerle karşılaşabiliyoruz. Kızı yaşındaki kıza gözümün önünde otobüste taciz eden 60 yaşında adam gördüm kız çığlığı bastı ve döndü adamın yüzünü bir tükürdü yazıklar olsun babam yaşındasın utan be utan dedi ama etrafındaki erkekler ancak seyretti ne vakit harekete geçtiler biliyor musun kadınlar sizin ananız bacınız yok mu deyince adamı tutup otobüsten attılar. Bacı denilince akan sular duruyor çünkü aklına aile geliyor ama nedense biri bu aile fikrini kafalarına kazıması gerekiyor.
SilHemen hemen her şehirde bir boklu dere var herhalde ki benim şehir de bundan nasibini almış. Boklu kelimesini ağdalı bir kelime olan Büklü dere ile değiştirmişler. Ama neye yarar. Hala çoğu kişi Boklu der. Ne zaman baksam ürkerim. Sanki bir bunalımlık efkarın sonunu noktalamak için uygun bir mekan gibi. Dönüşü olmayan çirkef çalılıkların sarılı olduğu bir mekan.
YanıtlaSilHerkes Bacım kelimesinde farklı bir anlam arıyor sanırım. Oysa anında yüz seksen derecelik açıyla olduğundan farklı bir anlamı da barındırır içinde. Bilemedim şimdi. Hiç de köpek öldüren de hiç içmedim ki. Kafası nasıldır hiç bilmem. Asi çocuk diyorlarmış sana. Yaz ki okuyalım Asi Çocuk. Hadi sağlıcakla ..
İnsanız biz ya, kusurun en büyüğü zaten bizleriz, ırk olarak lanetliyiz, kimi neyden saklıyoruz sansürlüyoruz hiç anlayamıyorum.
SilBurada ki gözlemlediğim olay da o zaten, o değişkenlik. İki dakika önce ben bunu çatır çutur sikerim diyen adamın zihnine "aile" diye tabir edebileceğimiz yakınlıktaki birini sokunca nasıl değişiyor, iş bu sefer nasıl mahremiyete bağlanıyor; bunun en güzel örneğiydi diye düşünüyorum..
yahu bana bi hamiyet asi diyor, anarşik yaptı beni. oysa ben sıcağı sıcağına yirmiyedisine ilerleyen, ne etliye ne sütlüye karışmış, hayatı bir tren rayı gibi rutin ilerleyen bir insanım. cık cık cıkkkk
:)
hoşgeldin, her zaman beklerim
Hahah :D kafayı yemiş :P
YanıtlaSilAlemsin ya, 'Bütün güzelliklerin ortasında insanların boku dolanır durur.' ne ya?! :D Süper! Ha bu arada, benim hayatımda herşey tıkırında abi. Bööö... :P :)
YanıtlaSilSevgiler efenüüüm... ;)
e yalan mıı :)
Silçok teşekkür ederim. hem yorumun hem gitmediğin için :p
:D
YanıtlaSilo durumda olan bir kıza ilk akla gelen şekilde yaklaşılmaması iyi olmuş..
YanıtlaSilsonuçta erkeklerin hafızasında ilk beliren yaklaşım öyle oluyor ne yazık ki,
ve bunu geniş bir şekilde düşündüklerinde yani kendi yakınlarından biri olma ihtimalini düşünmek bir geri adıma dönüşüyor..
çoğu zaman beynimizin yerini şaşırıp belimizden aşağısıyla düşünmesek her şey hallolacak aslında..
Sil57 yaşına girdim ocakta. 17 yaşımdayken duruyordu ve kokuyordu. Hala Kurbağalı Dere duruyor mu? Ve hala kokuyor mu?:)))) önce onu merak ettim çünkü 96'da terkettim İstanbul'u. Hala kokuyorsa yahu arkadaş bunca yıldır kaç hükümet, kaç belediye başkanı bir dereyi insan temizleyemez mi????
YanıtlaSilNeyse şimdi sinir olmayayım...
Kızcağızın son anda sayenizde kurtulmasına çok sevindim, yazık Allah kurtarsın böylelerini, herkes ana karnında masum doğuyor, kim bilir neler başına geldi ki, o hallere düştü :( sadece kız değil erkekler için de bu dediğim....:( ben hep derim ki, bir ülkenin hali vatandaşlarından anlaşılır...
hâlâ duruyor o namussuz dere :)
Silhâlâ birilerinin hikayesinde kendisine yer buluyor. kim bilir hangi bilinmez hikâyelerin gizli öznesi oldu dimi :)
zaten türkiye'de bizzat boklu deredir. hemde en arıtılmamışından
hoşgeldiniz efenim..
Sayende Istanbul'u dinliyorum gözlerim kapali :)
YanıtlaSilHa bir de "konusmamiz gereken bir konu var" :)
Gözlerini aç arada yahuu, bi etrafına bak
Silhııı konuşaım tabii :p
Bel altı düşünmek yada düşünmemek iste tüm mesele bu.
YanıtlaSilhani o baciniz olaydı durumu var ya oraya gelemedik leri icin en.aen.azindan benim için onun bunun çocuğu olanlar var.
Ya valla kuruldum erkeklere, sikicem desem yapamam. Siktir ederim bende.
koyamadığın yerlerde dürt, ben senin yerine koyarım ayıp ettin
Sil